"..... ALLAH size güçlük çıkartmak istemez, Ancak O sizi Tertemiz / Ak pak/Arı duru kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, Umulurki şükredersiniz "

5 Ekim 2010 Salı

Suya Uzatmak Ellerini

Suya dokunmak, suyu hissetmek…

Suyla başlamak, arınarak, temizlenerek…

Yönünü doğrulturken suya değmek önce. Sonra bir ömür suda damla olmak.

Suya hasret bir damla…

“Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı mesh edip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın…” (Maide, 6)


Su koymak o ellere abdest alırken

Nebi s.a.v. bir gün abdest bozmaya yöneldi. Abdullah b. Abbas r.a. hemen Nebi s.a.v.’in abdest alması için su götürerek bıraktı. Çünkü her arkadaşı gibi Abdullah b. Abbas r.a. da bilirdi ki Allah Rasulü s.a.v. her abdest bozduğunda yeniden abdest alır, asla abdestsiz durmazdı.

Suyu gören Nebi s.a.v. “Bunu buraya kim koydu?” diye sordu. Sonra da Abbas r.a. için şöyle dua etti:

“İlahi, onun dindeki anlayışını artır!”

. . .

Su koymak o ellere, o ellerde su nasıl durur görmek…

O eğitimden nasip almışlardan biri der ki; “Biz abdest almayı kitaplardan değil, büyüklerimizin ellerine su dökerek öğrendik.”

Allah Rasulü s.a.v.’in ellerine su dökemiyoruz, ama her abdest aldığımızda su bize o ellerden gelir.

Çünkü o ellere su dökenlerden öğreniriz abdest almayı.

. . .

Allah Rasulü s.a.v. zaman zaman Rubeyyi r.a.’ın evine gelirdi. Ve burada abdest alırdı. Bir gün abdest almış ve şöyle buyurmuştu:

“Kim benim gibi abdest alır, sonra huşu içinde iki rekât namaz kılarsa geçmiş günahları affolunur.”

Sahabiler O’nun nasıl abdest aldığını Rubeyyi r.a.’dan sorarlardı. Bir gün Âkil b. Ebu Talip r.a. bu hanım sahabiyi ziyarete geldi ve Peygamber s.a.v.’in nasıl abdest aldığını sordu. Rubeyyi r.a. şöyle anlattı:

“Sevgili Peygamberimiz bize sık gelirdi. Bir gün öğle vakti istirahat etti. Kalkınca su istedi. Su dolu bir ibrik getirdim. Önce ellerini güzelce yıkadı. Ağzına, burnuna su verdi. Yüzünü üç kere yıkadı. Sağ kolunu dirsekle beraber üç defa, aynı şekilde sol kolunu ovarak yıkadı. Sonra başını mesh etti. Kulaklarının içini, dışını ve boynunu mesh etti. Daha sonra sağ ayağını, ayak bilekleriyle beraber üç defa, aynı şekilde sol ayağını yıkadı. Abdest almayı tamamlayınca şöyle dedi: Benim bu abdestim gibi kim abdest alır sonra huşu ile iki rekât namaz kılarsa geçmiş günahları affolunur.”

Su değmeli, suyu hissetmeli

Bir ikindi vaktiydi. Rasulullah s.a.v. arkadaşlarıyla Mekke’den Medine’ye dönüyordu. Bazıları daha önce konaklama yerine varmış ve hemen hızlıca abdest almaya koyulmuşlardı. Öyle hızlı alıyorlardı ki bazılarının ökçeleri bile ıslanmıyordu. Kimileri de mesh eder gibi çok az suyla abdest almaya çalışıyorlardı.

Bu hal üzereyken Rasulullah s.a.v. geldi. Arkadaşlarının bu şekilde abdest almalarından hoşnut olmayarak en dik sesiyle şöyle buyurdu:

“Cehennemde yanacak ökçelere yazık! Abdesti eksiksiz aldınız!”

. . .

Rasul-i Ekrem s.a.v. bir gün amcası Hamza r.a.’ın evine ziyarete geldi. Amcasının eşi Havle r.a. yemek ikram etti. Yemeklerini yerken Rasulullah s.a.v. sordu:

– Size günahlarınızı silecek, hatalarınıza kefaret olacak bir şey haber vereyim mi?

– Evet, ver ey Allah’ın Rasulü, dediler. Rasulullah s.a.v. buyurdu:

“Ne kadar güç durumda olsanız da abdesti tam alınız. Mescide giden adımları artırınız. Ve bir namazı kıldıktan sonra diğer namazı bekleyiniz.”

. . .

Suyun hakkını verir miyiz?

Suya vardıysak suyun hakkını vermeli.

Temizlenmeli her bir damlasıyla.

Şimdi O’nunla abdest alsak

Besmelemizi çekerek Allah’ın ismiyle suya uzatacağız ellerimizi.

Ki Allah Rasulü “Besmeleyle başlamayanın abdesti tam değildir.” buyurmuşlardı.

Ve O’nunla birlikte şeytanların vesveselerinden Allah’a sığınacağız.

Sonra abdestsizliğimizi gidermeye ve namaz kılmaya niyet ederek ellerimizi yıkayacağız.

O’nunla birlikte ağzımıza su verirken, ‘Allahım Kur’an okumakta ve seni çok zikretmekte bana yardımcı ol’ diye dua edeceğiz.

Burnumuza su verirken, O’nunla birlikte cennet kokularını duymayı dileyeceğiz. Ve cehennem kokularından Allah’a sığınacağız.

Yüzümüzü yıkayacağız sonra. Rabbimizden dostlarının yüzünü ağarttığı o günde bizim de yüzümüzü nurlandırmasını isteyerek. Ve Rabbim, diyeceğiz, düşmanlarının yüzünü kararttığın günde benim yüzümü karartma. Bizi dostlarından say.

Sonra sağ kolumuzu yıkayacağız. ‘Rabbim kitabımı sağımdan ver.’

Sol kolumuzu yıkayacağız. ‘Rabbim kitabımı solumdan veya ardımdan verme.’

Su saçlarımızla buluştuğunda ‘Rabbim, rahmetinin gölgesinden başka gölge olmayan o günde bizleri arşının altında gölgelendir.’

Kulaklarımızı yıkarken cennete davet eden münadilerin sesini işitmeyi dileyeceğiz. Ve en güzel sözleri duyup, en güzel sözlere uymayı…

Boynumuzu mesh ederken cehennem zincirlerinden azat olmayı dileyeceğiz.

Ayaklarımızı yıkarken ayakların cehenneme kaydığı o günde Sırat’ta kalmayı isteyeceğiz.

Ve Allah Rasulü’nün ardında namaza duracağız…

Peygamberlerin abdesti

Nebi s.a.v. abdest alıyordu. Arkadaşları da O’nu seyrediyorlardı. Tüm azalarını birer kere yıkadı. Abdesti bitince arkadaşlarına şöyle dedi:

– İşte abdest budur. Allah namazı ancak bununla kabul eder.

Bir gün yine abdest alıyor arkadaşları da Onu seyrediyorlardı. Bu kez tüm azalarını ikişer kere yıkadı. Ve abdesti bitince buyurdu:

– Böyle ikişer kere azalarını yıkayanlar iki karşılık alırlar.

Başka bir gün de, vakitlerden hangi vakittir bilemeyiz lakin güzel bir vakittir. Üçer kere yıkar azalarını ve abdestinin sonunda şöyle der:

– İşte bu benim, benden evvelki peygamberlerin ve bilhassa Halil İbrahim peygamberin abdestidir.”

. . .

Özlesin diye bizleri, beklesin diye havuzunun başında.

Ve tanısın diye.

O’nunla uzatmalı ellerimizi suya. O’nunla almalı abdestlerimizi.

Madem ki suya ulaştık su da bize ulaşmıştır şimdi.

Tam bir kavuşma olmalı.

Hasretle kucaklaşmalı.

ELVİDA ÜNLÜ

Hiç yorum yok: