"..... ALLAH size güçlük çıkartmak istemez, Ancak O sizi Tertemiz / Ak pak/Arı duru kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, Umulurki şükredersiniz "

9 Ekim 2007 Salı

abdesti olmayanın namazıda yoktur


Hz. Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular:
"Abdesti olmayanın namazı yoktur. Üzerine Allah'ın ismini zikretmeyen kimsenin abdesti de abdest değildir."
Ebu Dâvud, Tahâret 48, (101).


Rabâh İbnu Abdirrahmân İbni Ebi Süfyân İbnu Huveytip an ceddihâ an ebihâ 'dan rivâyete göre demiştir ki:
"Ben Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim. Diyordu ki: "Üzerine Allah'ın ismini zikretmeyen kişinin abdesti yoktur."
Tirmizi, Tahâret 20, (25).

Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm'ı işittim. Diyordu ki:
"Kim abdestinin başında Allah'ı zikrederse bedeninin tamamı temizlenir. Eğer Allah'ın ismini zikretmezse bu kimsenin sadece abdest uzuvları temizlenir."

Rezin tahric etmiştir. Feyzu'I-Kadir, 6, 128).

alın size abdest otomatı

SİZCE BU ABDEST OLURMU?



Abdest alma makinesi icad ettiler

İbn'ül İz'in sibernetik harikası abdest alma makinesinden yüzyıllar sonra modern dünyanın ilk abdest alma makinası Malezya'da hayata geçirildi.


Malezya'da geliştirilen dünyanın ilk abdest alma makinesi bu ay Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Dubai'de sergilenecek.
Üç ayrı parçadan oluşan makinenin yüz hizasındaki en üst kısmında yüz ve kulaklar temizleniyor. Bir alt kademede kollar yıkanırken en alttaki bölüme de ayaklar yıkanıyor.
"Auto Wudu Washer" adlı sistem, din adamları tarafından da onaylandı. Yetkililer, "Müslümanların dini görevlerini düzgün şekilde yerine getirmelerini sağlayacak her türlü teknolojiyi memnuniyetle kabul edeceklerini" söyledi.
Avustralya Arap Ticaret Odası Başkanı Anthony Gomez, "Bu makine sayesinde kulaklar, yüz, ayaklar ve kollar etrafa su sıçratmadan yıkanabilecek" dedi. Makineyi gören Müslümanların tepkileri birbirinden farklı oldu.
Suriyeli bir vatandaş, kendisine zaman kazandıracağı için bu sistemden faydalanacağını söyledi. Bir Filistinli, dini bir uygulamayla arasına bir makinenin girmesini istemediğini belirtti.







Önemli olan yıkanmak
Zekeriya Beyaz: Dini bakımdan abdeste engel değil. Önemli olan belli azaların yıkanmasıdır. Hortumla ya da makineyle yıkanmak arasında fark yoktur.

Su değmezse caiz değil
Müftü Yrd. Yusuf Kavaklı: Bölmelere uzuvlarımızı koymak yetmez. Örneğin parmağımızdaki yüzüklerin altına su girmezse caiz değildir.
(Sabah)

abdest namaza hazırlıktır (e.s.ekerim)


Abdest, namaza maddî ve manevî anlamda hazırlıktır


Hz. Peygamber, namazın fazileti ile ilgili teşbihlerinde, “Sizden birinizin evinin önünden bir nehir aksa ve o nehirden günde beş defa yıkansa kir kalır mı?” buyurunca ashâp:


-Hayır Ya Rasûlallah! diye karşılık vermişler. Bunun üzerine Peygamberimiz, “İşte beş vakit namaz da böyledir insanlardaki günahı giderir.’’ buyurur. (Tirmîzî, Emsâl, 3)


Bu anlamı ortaya koyan bir tarzda İsmail Hakkı Bursevi’ye göre, “Vudû masivadan infisâl, salat Hakk’la ittisaldir”.


Bursevi’ye göre abdest alış, Allah dışındaki her şeyden, boş ve manasız olan her durum ve olaydan ayrılış; namaz ise Yaratıcı’ya kavuşma, O’nun güzel isim ve sıfatlarıyla vasıflanarak O’nunla bütünleşme anlamını taşımaktadır.


Demek ki namaza ön hazırlık niteliğindeki abdest, beden temizliği gibi manevi arınmanın ve karakter gelişiminin de bir anahtarıdır. “Zahirdeki beden temizliğinin sır ve ruh temizliğine uygun olması lazım gelmektedir.


Yani abdest alınırken


el yıkandığı zaman, kalbin de dünya sevgisinden yıkanması gerekmektedir.


Ağza su konulduğu zaman o ağzın Allah dışındaki her sözün zikrinden temizlenmesi gerekmektedir.


İnşikak yapıldığı zaman, abdest alan kişinin alışık olduğu ve kalbî bağ kurduğu şeylerin tümünden yüz çevirmesi ve Hakk’a yönelmesi icap eder.


Kolunu yıkadığı zaman, bütün nasip ve hazlardan tasarrufunu kesmesi gerekir.


Başını mesh ettiği zaman işlerini Hakk’a teslim etmesi lazımdır.


Ayağını yıkayınca her iki temizliğin de meydana gelmesi için Allah’ın emretmiş olduğu Hakk’ın izni dışında bir yerde ikamet etmemesi icap eder.

İnsan


ağzını yıkadığı zaman ağzını boş ve kötü sözlerden korumalı,

burnunu yıkadığı zaman Cennet’in ruhanî ufuklarına gönlünü açmalı,


yüzünü yıkadığı zaman yüzünü cemâlullaha çevirmeli,


kollarını yıkadığı zaman ellerini ve kollarını insanlığın istifadesine sunabileceği ölümsüz eserlere ulaşmak için kullanabilmeli,


kulaklarını yıkarken onları hakikatleri işitmek üzere Kur’an ve hadisin güzel sesini ve davetini işitmeye adayabilmeli,


başına mesh verirken zihnini kötü düşüncelerden gönlünü kötü duygulardan arındırabilmeli,

ayaklarını da Rabb’in razı olacağı istikamet yoluna yönlendirebilmelidir.


Abdestle manevi arınmayı hisseden gönül, namazla bu arınışı her haliyle yaşar. Manevi arınma karakter gelişiminin özüdür.


Abdestin Duaları


Abdeste ait önceki alimlerden zamanımıza kadar gelmiş dualar vardır. Her abdest uzvu yıkanırken onunla ilgili uygun bir dua okunur.

Bunlar okunmasa da, yine abdest tamam olur; fakat okunmaları iyidir. Şöyle ki:


Abdest alacak kimse,


abdeste başlarken:

"Eûzü ve Besmeİe" çektikten sonra:

"Yüce Allah'a hamd olsun ki, suyu temizleyici ve İslâmı nur yapmıştır" der.

Ağzına su alırken:

"Allah'ım! Peygamberinin Kevser Havuzundan bana öyle bir kâse içir ki, ondan sonra asla susamayayım" der.


Burnuna su verirken:

"Allah'ım! Beni nimetlerinin ve cennetlerinin güzel kokularından mahrum etme" der.


Yüzünü yıkarken:

"Allah'ım! Bazı yüzlerin aklanacağı ve bazı yüzlerin kararacağı günde benim yüzümü ak yap" der.


Sağ kolunu yıkarken:

"Allah'ım! Kitabımı sağ elime ver ve benim hesabımı kolay yap" der.


Sol kolunu yıkırken:

"Allah'ım! Benim kitabımı soldan ve arka tarafımdan verme ve beni zor bir hesaba çekme" der.


Başını meshederken:

"Allah'ım! Beni rahmetinin içine koy, üzerime de bereketlerinden indir"der.


Kulaklarını meshederken:

"Allah'ım! Beni, hak sözü işitip dc onun en güzeline uyanlardan yap"der.


Boynunu meshederken:

"Allah'ım! Bedenimi cehennem ateşinden azad et" der.


Ayaklarını yıkarken:

"Allah'ım! Birtakım ayakların kayacağı günde, ayaklarımı Sırat köprüsü üzerinde sabit kıl" der.



ESMA SAYIN EKERİM


abdest ve tıbbi mucizeler (h.nurbaki)



ABDESTİN SIRLARI


Abdest kulun nefsine zor geleni yaparak kulluğunu ispatladığı başlangıç ibâdetidir. Nefs böylece gerek mânen meskenetten (uyuşukluk) sıyrılmayı, gerek bedenen dinçleşip silkinmeyi abdest ibadeti sayesinde kazanarak huzur-u ilâhiye hazır hale gelir. İşte bu ilk silkiniş ve ilâhi emre uyuş, Allah’ın çok hoşuna gittiği için abdest alana, peşin bir sağlık nimeti lütfeder.


Nitekim Cenab-ı Hak abdesti emreden ayetinin sonunda: "Abdest alın ki, size verdiğim nîmetleri tamamlıyayım" buyurmaktadır.


Şimdi bu hikmetleri inceleyelim:


A) ABDESTİN GETİRDİĞİ TIBBİ MUCİZELER


Abdest, bir ibâdet disiplini içinde 14 asır önce temizliğin temel kavramlarını erişilmesi imkansız bir biçimde getiren Kur'an mucizesidir. Ancak abdestin getirdiği sağlık mucizeleri temizlikten ibaret değildir. Akıllara durgunluk verecek bin bir biyolojik sır abdestte gizlidir. Ben bu hikmetleri üç gurupta özetleyeceğim:


a) Abdestin Dolaşım Sistemine Verdiği Sağlık Nimetleri:


Kalp 100.000 km'ye yakın damar şebekesi ile vücudun her hücresine hayat veren çok geniş bir sistemi temsil etmektedir. Damarlar kalpten uzaklaştıkça incelerek nihai dokulara ulaşmaktadır. Bu ince damar sistemi esnek, pürüzsüz olduğu takdirde normal görevini sürdürebilir. Ne çare ki, oburluğumuz, hırçınlığımız; yani beslenme hataları ve sinirsel nedenler bu ince damarlarda daralmalara ve esnekliğin kaybolmasına yol açar. Bu arızalar başlangıçta önlenir, damarlardaki basit tıkanmalar giderilirse ne âlâ. Yoksa damarlar zamanla daralır, neticede tıkanır. Bu olaylar beyinde olursa ihtiyarlık erken gelir, bunama kaçınılmaz olur.


Bu tehlikeli gidişten uzaklaşmanın en pratik ve sağlam yolu, damarlara genç yaşlardan başlayarak esneklik kazandırmaktır. Özellikle beyin dolaşımı ve kalpten uzak düşen ayak ve el damarlarında bu jimnastiğin yapılması zorunludur. Bunun en kolay yolu, damarları ısı farkı ile açıp kapayan su ile yıkama sistemidir. İşte kolayca fark ettiğimiz gibi, abdest alma damar sistemine esneklik kazandıran harika bir reçetedir.


Özellikle ağız, burun ve boynun iki yanının ile teması, kafa kaidesinin etki ile beyin dolaşımını zenginleştirir.


İşte 14 asır önce İslamiyet, suyun altın olduğu bir noktadan (Arabistan) arza intişar ederken, abdesti bu akıl almaz hikmeti için getirmiştir.


Bu sayede kalp ve dolaşım basıncı rahatlayacak. Bu sayede beyin ve sinir sistemi tüm uyuşukluklarından kurtulacaktır. Bugün sinir yorgunluklarının tek doğal ilacı olarak da gusül


tarzında genel yıkanma en sağlıklı tedavi usulüdür. Hele cinsel yorgunluktan sonra gusülün tavsiyesi başlı başına bir hikmettir.


Daha incesi abdest alma alışkanlığı ile oruç ve namazın hayat boyu sağlığımıza verdiği kazancı beraber düşünürsek, ciltlerce kitapta saymakla bitiremeyiz.


b) Abdestin Korunma Sistemine Verdiği Sağlık Nîmetleri:


Korunma sistemimiz (mikroplara ve kansere karşı) bildiğimiz dolaşım sisteminden farklı; daha ince damar şebekesinden kurulu ayrı bir yapıya sahiptir. Bu sistem beyaz kan sistemi, ya da tıp ismi ile lenf sistemidir. Bu sistemin sağlıklı işlemesi de dolaşım sistemi kadar önemlidir. Üstelik lenf (beyaz kan) damarları kan damarlarından on defa daha incedir. Üşüttüğümüz zaman bir organda meydana gelen lenf damarı büzüşmeleri pek çok mikroplu hastalığın nedenidir (anjin, zâtürre, zâtülcenb vs.).


İşte abdest bu sistem için akıl almaz bir nîmettir. Onun kıldan ince damarlarını da esnek tutar. Hele bu sistemin özel merkezleri olan burun arkası ve boğazın sık sık yıkanması (gusül), korunma sistemimize yeniden güç ve hareketlenme kazandırır. Abdest ve guslün lenf sistemine kazandırdığı uyarı, tüm hastalıklar, hatta kanser gibi konularda fevkalâde ciddi yarar sağlar.


Yine lenf sisteminin düzenli çalışması vücudun tepkileri açısından da çok önemlidir. Lenf sistemi iyi çalışan vücud, hastalık anlarında makul tepkiler gösterir. Bir anlamda şiddetli tepki ya da tembelleşme yanılgıları doğmaz.


c) Abdestin Vücudun Statik Elektriğini Giderici Etkisi:


Tüm hücreler çevresinde belli bir statik elektrik vardır. Ancak vücudun tümü bu statik elektriğin olumlu dengesi içindedir. Bunu his dahi etmeyiz. Ne var ki, gerek havada artan iyonlar, gerek özellikle çağımızda bir mesele olan plastik giysiler, vücudun dış yüzünde elektron artmasına neden olur. Bu olay dıştan içe doğru bizi etkilemektedir. Özellikle sinir sistemi üzerinde ciddi rahatsızlıklar yaratır. Bir önemli etki de deri üzerindedir. Bahis konusu olan elektron artışı deri altındaki çok minik kasları yorar ve onların vaktinden önce esnekliklerinin kaybolmasına neden olur ki; bu sonuç yüzde kırışmaların baş nedenidir. Vücut kırışma ve sarkmaları da bu statik elektrikle yakından ilgilidir.


Eskiden beri tedavi edici etkisine inanılan ve günümüzde pek moda olan akupunktur bu statik elektriği dışarı atmanın bir tarzıdır.


Vücudun statik elektriğinin aşırısını dışarı atmanın iki yolu vardır. Ya çıplak el ve ayakla toprağı elleyerek bir nevi toprak hattı yapmak. Ya da su ile yıkanarak bu elektronları dışarı aktarmak.


Şimdi abdestin bu mucizevî hikmetini daha iyi anlıyor musunuz?


Size daha ilginç bir açıklama yapacağım. Abdest almada bu amaca özellikle dikkat edilmiştir. Bakın nasıl:


1)Su olmadığı zaman yapılan teyemmüm de tam bir elektron boşalmasıdır.


2) Durgun su, güneşte ısınmış su ve kullanılmış su ile abdest olmaz. Bunun bilimsel hikmeti:


Bu tarz sular iyonizosyonunu kaybettiğinden elektron boşaltma kabiliyetini yitirir.


3) Baş mesh edilmesi saçlardaki elektronları atmaktadır. Şu halde abdest, elektronları en tabii yoldan boşaltarak:


a) Yüze ve genelde derimize zindelik, güzellik verir. Çocukluğundan beri abdest alan nur yüzlü nineler bu sırra ermiştir.


b) Sinirsel gerginliklerimizi,


c) Eklem ağrılarımızı yok eden ilâhi bir reçetedir. İnanınız gün gelecek aklı başında herkes abdest alacaktır.

namazın manevi sırları (h.nurbaki)




ABDESTİN SIRLARI


Abdest kulun nefsine zor geleni yaparak kulluğunu ispatladığı başlangıç ibâdetidir. Nefs böylece gerek mânen meskenetten (uyuşukluk) sıyrılmayı, gerek bedenen dinçleşip silkinmeyi abdest ibadeti sayesinde kazanarak huzur-u ilâhiye hazır hale gelir. İşte bu ilk silkiniş ve ilâhi emre uyuş, Allah’ın çok hoşuna gittiği için abdest alana, peşin bir sağlık nimeti lütfeder.


Nitekim Cenab-ı Hak abdesti emreden ayetinin sonunda: "Abdest alın ki, size verdiğim nîmetleri tamamlıyayım" buyurmaktadır.



B) ABDESTİN MANEVÎ ETKİLERİ:


Abdest, önce maddi etkilerindeki gücü ile; idrak ve aklı en iyi çalışacak noktaya getirir. Daha sonra, bizzat kendi uzuvlarımızı yıkarken Allah'ın o uzuvlara ne büyük nîmetler verdiğini sezdirerek şükre ve hamde başlatır. Daha derinlerde mânânın hikmetleri başlar. Ağzımızı yıkarken, yalnız zikre hazır bir ibadet hazzını tadmaya başlarız.


Buy-u Muhammedî'yi (S.A.V.) duymak için yıkanıp arınan burun, hafızalara yeni bir zindelik hazırlamaktadır.


Yüzün yıkanması hannasların görüntüsünü çevremizden atar. Kulaklarımız yalnız ezanın ötelerden gelen sedasına hazır hale gelir.


El ve ayaklar kişisel iradenin (küçük iradenin) temsilcisi olarak, tüm yanlışlardan arınarak külli iradeye teslim sırrına ermiştir.


İşte bu hazırlık kalbin mânasında, gönülde yeni bir mâna dolaşımı yaratır ki: vücudun her zerresi ilâhi seyre hazır hale gelir.


Ancak bu sayededir ki, Buy-u Muhammedî (S.A.V.) Nur-u Muhammedî sezilecek ve de ilâhi huzurda evrenlerin seyri mümkün olacaktır.


Bu manevî dolaşım, namazın ufkunda mîraç içinde bir manevi cereyandır.


Nefs, bu manevî cereyan karşısında tamamen arınmış, özellikle yüz, ağız, burun, ağız, kulak yıkanması ile hannâs kapısı kapanmıştır. Eller ve ayaklar yıkanırken, onların mahşerde şahâdet edeceklerini nefs hatırlayarak, tam mânasıyla teslim olur, gurur ve ihtirastan arınır. Şu sayede Fâtiha sırrına hazır hale gelir.


Onk. Dr. Haluk Nurbaki Damla Yayınevi


gözyaşı ile abdest almak


Siz hiç gözyaşı ile abdest aldınızmı?


Sizce de gözyaşı ile alınan abdest en iyi abdest değilmidir?


Gözünüzü, yüzünüzü, ellerinizi, ruhunuzu gözyaşınızla yıkadınızmı?


Gözyaşı ile aldığınız abdest Allahın en büyük lütfudur.


Ağlamak , günahlara ağlamak Allahın size abdest aldırmasıdır, kıymetini bilin.


Eğer pişmanlıkla günahlara ağlayabiliyorsak, büyük ihtimal tevbemiz kabul edilmiştir


Edilmiştir de, Rabbimiz bize gözyaşını lütfetmiştir.


İşte gerçek temizlik budur,


Size bilmediğiniz bir yerlerden rahmetin indirilmesidir gözyaşı


Ruhunuza rahmet yağmurunun yağıpta tertemiz kılmasıdır


Allahın öğrettiği gibi, murad ettiği gibi, abdestinizi alın


Allahın sizi yıkadığı halde kalın, Allahın boyası üzerinizde kalsın.


Allahın boyası, kimin boyası Allahın boyasından güzel olabilir ki?


Abdest diriliştir, durulanıştır, yeniden ayağa kalkıştır, sözveriştir


Her abdest yemindir,her abdest sözveriş, her abdest arınış


Her namaz duadır,her namaz yardım dileyiş,her namaz yalvarış


ETKİN Z.

vaftiz ve abdes

Hristiyanların vaftizi müslümanların abdesi
Aslında ikiside aynı şey
Hatta kelime olarak ihtimal abdes vaftiz kelimesinin bozulmuş hali
Ruh olarak da aynı şey
Her ikisinde de su sembol , temizliğin sembolü
Her ikisinde de istenilen ruhun arıtılması temizlenmesi
Hristiyanlıkta vaftizin ruhu nasıl kaybolmuşsa
Müslümanlıktada abdesin ruhu kaybolmaya başlıyor
Abdest ruhumuzu arıtmıyor, el-yüz yıkıyoruz sadece
Abdestin yüzeyini yaşıyor, derinine inmiyoruz
Abdest sırasında sular aslında ruhumuza akmalı
İçerlerde bir yerleri yıkamalı aslında
Su derinin üstünü temizlerde, içi nasıl temizleyecek?
İçi temizleyecek olan düşüncelerimizdir, niyetimizdir
Niyet ettim abdest almaya derken neye niyetliniyoruz?
Elimizi yüzümüzü yıkamayamı?
Ruhumuzu, içimizi yıkamayamı?
Elimizdeki ayağımızdaki çamur izini, yağ lekesini çıkarmayamı?
Ruhumuzdaki benliğimizdeki günah lekelerini çıkarmayamı?
VE şimdi galiba sormanın zamanı
Sizce yellenme ile defi hacet ile bozulan abdest
Hırsızlık yapınca bozulmazmı?
Bir masumu katledince bozulmazmı?
Rüşvet alınca harama el uzatınca bozulmazmı?
Bir masuma iftira atınca bozulmazmı?
Dedikodu yapıp iki kişi arasında laf taşıyıp aralarını bozuncada bozulmazmı?
Gözlerini namahreme dikince bozulmazmı?
Sin kafı basınca, eşine, çocuğun, komşuna zulmedince bozulmazmı?
Mahrem yerlerini gözler önüne serince bozulmazmı?
Namahremle elele-gözgöze gezince bozulmazmı?
Rüşveti yeyince, masumu dövünce, garibi ezince bozulmazmı?
Şarabı rakıyı içince, üstüne domuzuda yiyince yine de bozulmazmı?
Eğer bozulmuyorsa Resulullahın senin yastığın ne kadar genişmiş dediği gibi
Senin abdestin ne kadar genişmiş
Eğer bozulmuyorsa, iki kaba arasına sıkışmış bu abdes nemenem bir şeymiş böyle?
Granit gibi maşallah, ne kadar kalın, dayanıklı, paslanmaz , aşınmaz
Bilmem böyle bir abdeste mi hayret etmeli
Bu direnç-dayanıklılık harikasını bir solukta yok eden yellenmeye mi?
Maide 6 ve Nisa 43 de geçmiyor diye sizce bunlar abdesi bozmuyormu?
Ne yani bozması için kuranda şöylemi demeliydi:
Ey müminler hırsızlıktan, katlden,zinadan,dedikodudan döndükten sonra
Şarabı içip domuzu yedikten sonra rüşvet alıp zina yaptıktan sonra
İftira edip birinin canını yaktıktan sonra abdest alın
Komik duruyor değimli? Ne kadar eğreti
Bunları yazmaya gerek varmı, bunları bir müslüman yaparmı?
Yaparsa abdest mabdest kalırmı?
Bunlar yazılmadı diye sizce bunlar abdesti bozmuyormu?
Zaten abdest bunlardan temizlenmek değimli?
Hadesten taharet – olaylardan temizlenmek değilmi?
Hades ile hadise aynı kökten geliyorlar
Hadise olay demek
Böyle örnek olurmu olmaz ama diyelim ki;
Müslümanın biri hırsızlık yapmış bundan büyük bir olay – hadise –hades olurmu
Bu olaydan bu hadiseden bu hadesten temizlenmeyecekde neyden temizlenecek müslüman?
Bunun pişmanlığını yüreğinde duyupta temizle beni deyip abdest almıyacakmı insan?
Bunlara abdest bile yetmez tevbe gerekir aslında
Böyle bir durumda ruhunu temizleyemezse helak olmazmı insan
Abdest denen gusül denen psikolojik yıkayıcı, ruh temizleyicisi Allahın en büyük lütuflarından biri olan abdest olmasa nasıl yaşar insan? Nasıl bakar bir daha aynalara?
Bize abdesti verene hamdolsun, şükürler olsun
Bizi temizlemek isteyene hamdolsun, şükürler olsun
O bizi temizlemek istiyor, biz nerelerdeyiz
Onca günah dururken elimizdeki kirden temizlenmeye uğraşıyoruz
Sizcede maide 6.ayetteki “Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz." cümlesinden çıkan Allahın bizi elimizdeki çamurdan, yüzümüzdeki ne bileyim mesela badana damlasından mı temizlemek istiyor?
Yoksa, yoksa günahlardan mı, kötü düşüncelerden mi?
Eğer hala hee çamurdan, toz topraktan temizlemek istiyor diyorsanız
Teyemmüm alırken tozu tozla, toprağı toprakla nasıl temizleyeceksiniz?

Haydi çocuklar abdeste

ELLERİM KÜÇÜK DAHA - ABDEST








ELLERİM KÜÇÜK DAHA - TEYEMMÜM






Abdestin iç anlamı (m.demirci)



Abdestin İç Anlamı



Prof. Dr. Mehmet Demirci

Bilindiği gibi abdest almak için önce niyet edilir, eller güzelce yıkanır, ağız ve burun su ile temizlenir, yüz ve kollar yıkanır. Baş, boyun ve kulak arkaları ıslak elle silinir. Nihayet ayaklar iyice yıkanır. Bütün bu hareketlerin ne gibi anlamları olabilir?

Abdest, Allah'ın huzurunda bulunmak demek olan namaza hazırlıktır. Vücutça temiz olmak için alınan abdest veya boy abdesti, namazın ön şartıdır. Tabiî ihtiyaçlarını giderdikten sonra bu uzuvlarını temizlemek, ardından elleri yıkamak, nihayet abdest almak, sadece dış temizlikten ibaret hareketler değildir. Pislikler maddî olduğu kadar mânevî de olduğundan, abdest alırken manevî kirlerden arınmak da söz konusudur. Bu sırada geçmiş hatalardan pişmanlık duyup gelecek için iyi kararlar alınabilir. Pişmanlık ve tövbe geçmişimizi temizleyip arıtır.

İyi veya kötü hareketleri organlarımızla yaparız. El işler yapar, yıkar ve yazar; ağız yer içer, iyi ve kötü sözler söyler, konuşur; burun koklar, gözler görür, kollar saldırır ve yakalar; kulaklar işitir ve dinler; ayaklar ise bizi pek çok yere götürür. Bütün bunlar zaman zaman günah ve yasak sınırını aşabilir.

İşte abdest sırasında içimizden geçireceğimiz dualarla, söz konusu edilen olumsuz hareketlerin etkisinden kurtulmaya çalışabiliriz. Abdest alacak kimse önce niyet eder. Bu bir rûhî-mânevî hazırlıktır. Hakk'ın huzuruna çıkmaya niyet etmek ve hazırlanmak demektir. Sonra besmele çekerek ve Allah'ın yardımını dileyerek abdeste başlar.

Ağıza ve buruna su verirken insan şöyle düşünür veya duâ edebilir: " Allah'ım, adını anmak ve senin kitabını okumak için bana yardımcı ol. Cehennem kokusunu uzaklaştırıp bana cennetin kokusunu koklat."

Yüzünü yıkarken: " Mevlâm, senin dostlarının yüzleri ağaracağı gün yüzümü ağart, o sırada benim yüzümü kara çıkarma." der.

Sağ kolunu yıkarken: " Allahım, beni defteri sağ taraftan verilenlerden eyle, hesabımı kolay kıl." Sol kolunu yıkarken " Allah'ım beni, defteri sol taraftan verilenlerden eyleme." der.

Başını meshederken: " Ya İlâhî rahmetin beni bürüsün, üzerime feyzini ve bereketini indir, senden başka hiçbir kimsenin gölgesinin bulunmayacağı yerde beni Arş'ın gölgesinde gölgelendir." der.

Kulaklarını meshederken: " Allah'ım, beni söz dinleyip sözün en güzeline uyanlardan kıl, iyilerle birlikte cennete çağıran sesi işitmemi nasip et" diye düşünür.

Boynunu silerken: " Allahım beni cehennemden âzat et, boynuma mahcupluk zinciri geçirme." diye temennide bulunur.

Ayaklarını yıkarken: " Rabbim, ayağımı doğru yolda, sâbit kıl, beni senin yolundan ayırma." der.

Daha sonra kelime-i şehadet getirip şöyle niyazda bulunur: " Ya Rabbi, kötü işler yapmış olabilirim, insan gafildir, kendine zulmeder. Ama ben pişmanlık duyuyorum, sana dönüyorum. Affet beni, tövbemi kabul et, zira Sen tövbeleri kabul edensin. Beni pişmanlık duyanlardan ve tertemiz olanlardan kıl, iyi kullarının arasına kat. Beni çok çok şükreden, sabreden ve Seni ananlardan eyle."

Abdest alan insan samimî bir dille ve içten bir duyguyla, eksiklik ve hatalarını Hakk'ın huzurunda itiraf edip, bunları yumasını, yıkamasını ve silmesini kulluğa yakışan bir tavırla O'na arz eder, duasının kabulü için yalvarıp yakarır. Böylece bilinci ve içtenliği ölçüsünde ruhen temizlenip arınmış bir halde huzura varmaya, namaza durmaya hazır hâle gelir.

Bu tavrıyla kişi el, kol, yüz, ağız, burun ve ayaklardaki veya tüm bedendeki kirlerin su ile yıkanmasını sağlar. Ayrıca da, dua ve kulluk duygusuyla, bütün bunları, ruhun manevî kirlerden arınıp temizlenmesinin bir sembolü saymış olur. Su nasıl maddî kirleri temizliyorsa, tövbe de manevî kirleri yok eder diye düşünür. Halkın gördüğü yer olan bedenimi ve elbisemi temiz tutar da Hakk'ın nazar ettiği yer olan kalbimi tertemiz tutmazsam yanlış yapmış olurum diye inanır. Bedeni gibi kalbini de kötü ve kirli şeylerden arındırmaya çalışır.

Saygıdeğer bir şahsın yanına giren kimse yunup yıkandığı gibi, Allah'ın huzuruna varan kişi de temizlenir, kendisine çeki düzen verir. Dış temizlikle yetinen kimse, evine padişahı davet eden, bu amaçla evin dışını badana yaptığı halde içinin bakımını dikkate almayan kimseye benzetilir. Şemsî'nin dediği gibi: " Pâdişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan." 2

Temizlik iki nevidir, biri beden temizliği öteki ruh temizliğidir. Beden temizliği olmadan namaz sahih olmadığı gibi, kalb temizliği olmadan da mârifet sahih olmaz. Beden temizliği mâ-i mutlak (temiz su) ile yapılır. Kalb temizliği için de hâlis ve saf bir tevhid gerekir. Olgun kimseler sürekli olarak zâhirde temizlik, bâktında tevhid üzere bulunurlar. Devamlı olarak abdestli olanı, sağ ve solundaki muhâfız meleklerin sevdiğine inanılır.3 Hakk'ın dergâhına yönelenlerin zâhirde ve bâtında abdestli olmaları gerekir. Zâhir abdesti su ile, batın abdesti tövbe ve Hakk'a dönmekle mümkün olur.

Yûnus Emre söylüyor: " Tanla durup başın kaldır ellerini suya daldır / Hem şeytanın boynunu vur hem nefs dahi ölse gerek." 4

Beyazid-i Bistâmî şöyle dermiş: "Ne zaman dünya düşüncesi gönlümden geçse abdest alırım; âhiret düşüncesi geçince de gusül yaparım."

*

Gönül ehli kimseler iç anlam olarak abdestin ve temizliğin beş derecesinden söz ederler. İçten dışa doğru bunun sıralanışı ve doğacak sonuçlar şöyle ifade edilir.

1. Rûhun abdesti: Rûhun, hayvanlık seviyesine ait bilgisizlikten ve Allah'tan gayri şeyleri görme gafletinden arınmasıdır. Bunu başarabilen kimsede Cenâb-ı Hakk'ı müşahede istîdâdı gelişir ve kalb aynasında tecellî parıltıları yanmaya başlar. Ruh Allah'tan gayrı şeyleri görmekten arınsa, Gaffar olan Allah'ın nûru onu kuşatır. Kötü düşüncelerini temizlese takvâ elbisesine kavuşur. Nefsin hîlelerini yıkasa, yani onların tuzağına düşmekten arınsa, iç huzuruna ve itmi'nâna ulaşır.

2. Sırrın abdesti: Burada "sır", rûhun rûhu demek olup; onun abdesti gösterişten (riyâ), arzu ve isteklerin esiri olmaktan, kendini beğenmişlikten, baş olma tutkusundan, aşırı dünya isteği ve mevki sahibi olma ihtirasından arınmaktır. Bunun sonuçları şöyledir: Sır, riyâ ve nefsanî arzular kirini yıkadığı takdirde, ihlâs nûru ortaya çıkar. Dünya sevgisinden arınırsa âhiret sevgisi doğar. Hırs ve tamahkârlığını yusa, kanaat ve tevekkül nurları görünür.

3. Kalbin ve gönlün abdesti: İki yüzlülük, bozgunculuk ve kötü ahlâktan uzak durmaktır. Büyüklenme yıkanınca, alçak gönüllük doğar. Çekememezlik kirleri yıkansa, iyilik; düşmanlık yıkansa, Allah sevgisi görünür. Hıyanet kirleri yıkansa, sözünde durma ve güven nûru doğar.

4. Dilin abdesti: Yalan, dedi-kodu, iftira ve boş sözden, insanların ayıplarını merak etmekten ve gizli hallerini ortaya çıkarmaktan, faydasız konuşmaktan uzak durmaktır. Yalan ve koğuculuk yıkansa, doğruluk ve vefâ doğar. İftira ve itham etme yıkansa, sevgi görülür. Faydasız ve boş söz bırakılsa yararlı şeyler konuşulur veya Allah'ın adı anılır. İnsanların ayıplarını araştırma huyu temizlense hoşgörü ışıkları parıldar.

5. Zâhir abdesti: Bu, bildiğimiz abdesttir. Yani dînî bilgi olarak öğrendiğimiz şekilde, temiz su ile abdest organlarını yıkamaktır. Sonuçları ise şöyle temenni edilir: Abdest alan kimsenin yüzünü yıkaması, mahşer günü yüzünün nurlu olmasına yol açar. Kolunu yıkayınca cömertlik nurları hasıl olur. Ayrıca amel defterinin sağ eline verilmesi gibi bir lûtfa erişir. Ayağını yıkayınca, âhiretteki manevî engelleri kolaylıkla geçme imkânı doğmuş olur. İşte bu tür temizlik ve bu mânâda abdest alış, Allah'a yaklaşmayı ve O'na kavuşmayı sağlar.5

*

Abdest alırken gerçekleşen dış temizliğin, iç temizliği ile birlikte gelişmesi için şunlar da tavsiye edilir: Eller yıkanırken kalbin de aşırı dünya sevgisinden yıkanması gerekir. Ağıza su alınırken, onunla boş şeyleri anmamaya azmetmelidir. Yüz yıkandığı zaman, yüzü Hak'tan başka şeylere çevirmemeye söz vermelidir. Ayağı yıkarken, Hak yolda bulunma gayreti pekiştirilmelidir.6

Abdest Hakk'a yönelmeye hazırlıktır. Hak kapısına yönelenler dış ve iç abdestine sahip olmayı hedeflemelidir. Zâhirle yetinen kimse için, dış temizlik kâfi gelebilir. İçi ile de yakınlık elde etmek amacında olan kimsenin ise, içini de temizlemesi gerekir. Dış temizlik su ile, iç temizlik ise tövbe ile ve Hakk'ın kapısına dönmekle mümkün olur.

Abdestin vücut temizliği ve sağlık açısından faydaları çok açık olduğundan, bu konuda fazla sözü gereksiz buluyoruz. Sadece şu kadarını söyleyebiliriz. Ağız ve burnun bir kaç defa yıkanması, boynun ıslak elle meshedilmesi, el ve ayakların yıkanması, vücuttaki kan dolaşımının, en uzak noktalardan uyarılması gibi bir pratik yarar sağlamaktadır.

Sevgili peygamberimizin şu sözünde, abdestin hem fizyolojik hem de manevî faydasını içeren derin bir hikmet gizlidir: "Öfke şeytandandır, şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak su ile söndürülür, o halde öfkelendiğiniz zaman onu yenmek için abdest alınız."7


ABDESTİN AMACI



Abdestin amacı




Abdest âyetinde Yüce Rabbimiz “Allah size güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek istiyor.” buyurarak abdest ve teyemmümdeki esas amacı açıklıyor.


Abdest âyetindeki mesh etmek ve su bulunmadığı takdirde Teyemmüm etmek emirlerinden de anlıyoruz ki abdestteki amaç doğal kirleri gidermek değildir.


Zira meshetmekle ve de teyemmüm ile maddi kirler temizlenmez.

O nedenle abdest âyetindeki esas mesaj, bu sembolik hareketlerle zihni toparlamak, huşuû sağlamaktır.


Böylece yüce huzura maddi ve manevi kirlerden arınmış bir halde varmaktır.

Abdest, namaz ibadeti için önemli bir hazırlıktır.


Kişi en yüce makam olan Allah’ın huzuruna çıkacaktır,O’na kulluğunu, duasını, yakarışını ve aczini sunacaktır.


Namaz kılmak, bu yüce huzura çıkış, namaz kılınan yer de bu yüce makamın, dünyadaki sembolik yeridir. (Dünyada ve uzayda, kısacası evrenin her noktasında, temiz olması kaydıyla namaz kılınabilir.) Aciz kul ile Aziz olan Allah’ın sembolik buluşması olan bu kulluk görevi hazırlıksız, rastgele olamaz.

Abdest alırken yıkanan organlar, manevi necasetten (hadesetten de) temizlenmiş sayılır. Abdest organları yıkanırken o organların işlemiş olduğu günah kirleri yıkanır ve bu organlar bir daha günah kiri ile kirletilmemeye azmedilir (tevbedir aslında bu).

Abdest manevi kirleri nasıl temizler?

Kul bütün hayırlı işlerine “besmele” ile başladığı gibi abdeste de “besmele” ile başlar.


Yapacağı ibadetin Allah için olduğuna besmeleyi söyleyerek niyet eder.


Suyu temizleyici ve İslam’ı bir nur yapan Allah’a hamdeder. Allah’tan dünya ve ahirette açlık ve susuzlukla kendisini terbiye etmemesi için dilekte bulunur.

Abdest alış:

Ellerini yıkarken:
Kul, kıyamet günü ağızlara mühür vurulacağını ve ellerin kişi aleyhine şahitlik yapacağını düşünür.

Ya Sin suresi âyet 65:
“İşte o gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Buna karşın bizimle elleri konuşacak, ve ayakları da yaptıklarına tanıklık edecek.”

İyi bir müslümanın eliyle ve diliyle kimseye zarar veremeyeceğini düşünüp kendisinin öyle olup olmadığını gözden geçirir. Elleriyle yapmış olduğu günahları hatırlar. Gönülden pişmanlık duyar. Onları yıkayıp attığını düşünür. Kendi organlarını kendi aleyhinde şahit tutmamaya azmeder. Ve bu konuda Yüce Rabbinden yardım ister.

Ağzına su verirken:
Kul, âhirette ağızların mühürlenip ellerin insanın aleyhine tanıklık etmesini yeniden hatırlar. İnsana iki dudak verilmesinin hikmetini düşünür.

Beled suresi âyet 8, 9:
“Biz, ona göz vermedik mi,Bir dil ve iki dudak?”

Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isteyenlerin ne denli büyük bir cürüm işlediklerini aklına getirir ve onlara fırsat vermemeye niyet eder. Sonra da ağıza ve onun sahip olduğu dile görevlerini hatırlatır. Allah’tan doğru söyleyen bir dile sahip olmayı ister.

Meryem suresi âyet 50:
“Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve onları, gerçeğin yüce bir dili yaptık.”

Burnuna su alırken:
Cehennem kokularından Allah’a sığınır. Cennet nimetlerinin güzel kokularının koklatılması isteğini Yüce Rabbine iletir.

Yüzünü yıkarken:

Ali Imran suresi âyet 106.
“O gün kimi yüzler ağaracak, kimileri de kararacaktır. Yüzleri kararanlara şöyle denecektir: “Siz inandıktan sonra yeniden inkarcılığa mı döndünüz? Öyleyse, inkarınızdan dolayı tadın cezayı!”

Abese suresi âyet 40, 41:
“Yine, o gün, yüzler olacak, toprağa bulanmış,tozla kaplanmış.”

Ğaşiye suresi âyet 8, 9:
“O gün, yüzler olacak, sevinçli,yaptıklarından hoşnut.”

En’âm suresi âyet 79:
“İçtenlikle, evet, yüzümü, gökleri ve yeri Yaratan’a çevirdim. Ve ortak koşanlardan değilim.”

Kul, Kur’ân’daki bu mesajlarını aldığını ve kendi yüzünün kararmaması ve tozlanmaması; daima, yüzünün ak ve nurlu olması için Allah’a yalvarır.

Sağ kolunu yıkarken:

Aşağıdaki âyetleri hatırlar ve âhirette kitabı sağından ve önünden verilecek kimseleri düşünür.

İnşikak suresi âyet 7-9:
“Sonra, amel defteri sağ eline verilecek kimseye gelince,o zaman, kolay bir hesapla hesaba çekilecek, ve evine sevinçle dönecek.”

Vakıa suresi âyet 90, 91:
“Ve eğer sağın adamlarından ise, o zaman “Selam sana, sağın adamlarından olan!” ”

Ve “Ya Rabbî! Kitabımı sağımdan ver ve hesabımı kolay eyle!” diye niyazda bulunur.

Sol kolunu yıkarken:

Bu aşamada da aşağıdaki âyetleri hatırlar.

İnşikak suresi âyet 10-13:
“Ve amel defteri, kendisine arkasından verilecek kimseye gelince,o zaman o, yok olmayı dileyecek, ve Sair-cehenneme düşecek! Evet, o, dünyada, ailesi arasında zevk içindeydi,”

Vakıa suresi âyet 41-49:
“Solun adamları, kimdir o solun adamları? Onlar, öldürücü bir sıcak esinti ve kaynar su içindedirler, Ve sıcak bir dumanın gölgesinde,serinliği ve hoşluğu olmayan…. Onlar bundan önce, konfor içinde bulunuyorlardı. Ve büyük günahta direnir dururlardı. Ve şöyle derlerdi: “Ne! Öldüğümüzde ve toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı? Ne! Yeniden dirilecek miyiz? “En önceki atalarımız mı?… De ki: “Evet, öncekiler de sonrakiler de, Belli bir Gün’ün belirli bir zamanında toplanacaklar.” ”

Kul kitabı sol ve arka taraftan verilecek kimseleri aklına getirir ve ürperir. Sonra da “Ya Rabbî! Kitabımın solumdan ve arkamdan verilmesinden sana sığınırım” diyerek dua eder.

Başını mesh ederken:

Şu âyetler onu ürpertir.

Secde suresi âyet 12:
“Rabb’lerinin huzurunda, başlarını öne eğmiş olarak, “Rabb’imiz! Gördük ve duyduk; öyleyse, bizi geri gönder ki, iyi iş yapalım; evet, kesin inanıyoruz!” derlerken, suçluları bir görseydin!”

Bu sırada da Allah’tan bağışlanma ve bereket diler. Kıyamet günü Rabbinin huzurunda utançtan başlarını yere eğmiş ve “Ya Rabbî! Şimdi gördük ve işittik ki ahiret hayatı hakmış. Bizi tekrar dünyaya gönder sana kulluk yapalım” diyen suçlulardan olmamaya karar verir.

Ayaklarını yıkarken:

Şu âyeti hatırlar.

Rahman suresi âyet 41:
“Suçlular yüzlerinden tanınacaklar. O halde alınlarından ve ayaklarından yakalanacaklar.”

Günahkârların mahşer gününde alınlarından ve topuklarından yakalanacak olmaları, onu akıllı olmaya sevk eder. Onlardan olmaktan Allah’a sığınır. Ve “Ey Allahım! Bütün ayakların kaydığı kıyamet gününde ayaklarımı sağlam eyle!”, “Ya Rabbî! Çalışmamın karşılığını ver, günahlarımı bağışla, bana boşa gitmeyecek bir ticaret nasip eyle!”der.

Abdestini bitirince:

“Ya Rabbî! Senin huzuruna geliyorum. Huzuruna durup sana yalvaracağım. Ellerimle, kullarımla, başımdaki tüm organlarımla, aklımla, ayaklarımla sana karşı yapmış olduğum tüm kusurlarımı, günahlarımı bağışla! Beni tevbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle! Senin huzurunda tertemiz bir halde bulunayım!” şeklinde Allah’tan istekte bulunur.

Dikkat!

Bu işlemler ve istekler tamamen bilinçli olmalıdır. Kul, duasını anlayacağı dilden ve gönlünden yapmalıdır. Ağzından çıkanı kulağıda, kalbide, dimağıda duymalı/anlamalı ve Allah’tan ne istediğini bilmelidir. Bilinçsizce yapılan istekler anlamsızdır. Hem de yerli yerine uygun düşmez. El için yapılacak dua ayak için, yüz için yapılacak dua da el için yapılabilir.

Hem hafızada iyi kalması hem de konunun iyi anlaşılması için Celalettin
Rumî’nin Mesnevi’sinden bir fıkraya yer veriyorum:

Taklitçi, bilinçsiz birisi tuvalet ve abdest dualarını Arapça olarak ezberlemiş ve tuvalete gittiğinde, tuvaletten çıktığında ve abdest alırken alışkanlık etmiş, bu duaları okurmuş. Anlamlarını bilmediğinden de karıştırıyormuş. Yani el için okunacak duayı ayak için, ayak için okunacak duayı da baş için okurmuş. Yine bir keresinde şehrin camisinin tuvaletinde ihtiyacını giderip caminin şadırvanında abdest alıyormuş. Anlamlarını bilmediğinden yine ifadeleri karıştırmış. Ağzını yıkarken, tuvalette okuyacağı,(Elhamdülillahillezi ezhebe annil eza ve âfânî: benden sıkıntıyı gideren ve bana afiyet veren Allah’a hamdolsun!) duasını okumuş. Çevresinde bu duanın anlamını bilenler, duymuşlar ve buna gülmüşler. Gülüşmeleri duyan adam, alınmış ve onlara:
_ Hayrola beyler, yoksa duayı yanlış mı okudum? demiş. Onlar da:
_ Hayır, amca dua yanlış değil, delik yanlış! demişler.
lafın özü duada ne dediğini bilmeli insan



Bu fıkra aslında bizim sadece abdestimiz için değil, namazımız, orucumuz hele hele haccımız için de çok uygun düşer. Biz, basmakalıp DUA OKUMAYALIM, dua edelim, bilinçli olarak isteklerde bulunalım. Kalıplaşmış duaları okumak, başkasının, içinden gelen duygularla, tamamen kendisine özgü duygu, düşünce ve arzularını yansıtan bir şiirini, bizim okumamıza benzer. Hem de bilmediğimiz bir dil ile. Bu gülünç olur. Biz kendi duygu ve düşüncelerimizi, arzu ve isteklerimizi kendi dilimizle, gönlümüzle dile getirelim. Yüce Rabbimizden isteyelim.

İslam’ın özündeki gibi uygulanmış bir abdest ve gusul en güzel beden temizliğidir. Abdest almakla insan, dışarı ile temas eden organlarını yıkar, böylece bir çok mikrobun vücuda yerleşmesini önlemiş olur. Abdest, başlı başına bir maddi temizlik olması ve bir çok tıbbi faydalar taşıması yanında, temelde bir manevi temizlik ve arınma vasıtasıdır da. Abdestin imanın yarısı olduğunu, abdest alırken yıkanan uzuvlardan günahların döküldüğünü, kıyamet gününde müslümanların abdestin eseriyle yüzleri, el ve ayakları parlak olduğu halde çağrılacaklarını ifade eden hadisler vardır.


Abdestin, fıkıh ıstılahında, maddi kirliliği değil de manevi kirliliği ifade eden Hades’ten temizleme sayılması onun bu özelliğini gösterir.


Kur’ân’ın ve Peygamber Efendimizin temizlik ve arınmayla ilgili emir ve tavsiyeleri yanında, dinimizde en önemli ibadet olan ve günün belli vakitlerinde eda edilen namazın bir ön şartı olarak farz kılınan abdest, bu yönüyle, müslümanların her zaman maddi ve manevi temizlik içinde bulunmalarını düzenli bir biçimde sağlayan bir temel ibadettir. Vucudun dış etkenlere daha açık ve dolayısıyla kirlenme ihtimali daha çok olan yerlerinin sık sık yıkanmasının temizlik ve sağlık açısından temin edeceği faydalar, izaha ihtiyaç duyurmayacak kadar çoktur. Bunların yanında abdestin insan sağlığı bakımından temin edeceği diğer maddi faydaların bazıları şöyle sıralanabilir:

Vucut doku ve hücrelerinin iyi beslenebilmesi için kan dolaşımını sağlayan damarların tabii esnekliklerinin korunmasında ve damar sertlikleri ile tıkanmalarının önlenmesinde abdestin rolü büyüktür. Vucutla farklı ısıdaki suyun deriye temas etmesiyle damarlar açılıp kapanarak esneklik kazanır. Damarlarda daralma ve tıkanmaya yol açan vucut dokularındaki birikmiş artık maddelerin daha çok el, ayak ve yüz bölgelerinde bulunduğu göz önüne alınırsa, abdest alırken, yıkanmak üzere bu organların seçilmesindeki hikmet daha iyi anlaşılır. Ağız, burun ve boynun iki yanının su ile teması da özellikle beyinde kan dolaşımının güçlenmesi bakımından çok faydalıdır. Bunun gibi vucudun temel korunma sistemi olan lenf dolaşımını sağlayan ve vucuda giren mikroplara karşı koyarak onlarla savaşan beyaz kan hücrelerini (lenfosit), dokuların en ücra köşelerine ulaştıran lenf damarlarının düzenli çalışmasında da abdestin büyük rolü vardır. Abdestte el ve ayakların yıkanması, vucut merkezine uzak bölgelerdeki lenf damarlarının dolaşım hızını artırdığı gibi, lenf sisteminin en önemli bölgeleri olan yüz, boğaz ve burnun yıkanması da bu sisteme önemli bir mesaj ve güç kaynağı olur. Diğer taraftan, insan vucudunda bütün hücrelerin çevresinde belli bir oranda bulunan ve vucut bütününde normal durumda hissedilmeyecek derecede denge arzeden statik bir elektrik vardır. Havada dolaşan elektriklenme, özellikle zamanımızda yaygın olarak kullanılan plastikten yapılmış giyim eşyaları, taşıt araçları vb. şeyler vucudun dış yüzünden aşırı elektron artışına sebep olur. Bu durum, sinir sistemi üzerinde ciddi rahatsızlıklar doğuracağı gibi, deri altındaki minik kasların yorulması ve esnekliğini kaybetmesi sebebiyle yüzde ve diğer yerlerde kırışıklıklar ve sarkmalara da yol açar.Vucuttaki statik elektriğin fazlasını atmanın yollarından birisi de su ile yıkanmak veya toprağa temas etmektir. Bu ise abdest ile teyemmümün vucudun elektrostatik dengesini korumadaki rol ve önemine işaret bakımından yeterlidir. (Bu hususlar ile ilgili Merhum Haluk Nurbaki’nin “Kur’ân Mucizeleri” kitabından, daha fazla bilgi alınabilir. Tavsiye ederim.)

Fiziksel ve zihinsel olarak arındıysak, buyurun Divân’a!… Buyurun Kıyam’a!…


Buyurun namaza!…..


7 Ekim 2007 Pazar

gözyaşları


HİS DÜNYASI - Gözyaşları

Gözyaşları damla damla mısralaşan şiir,
Sevincin-kederin, ümidin-ye’sin nağmesi.
Bazen hicranla yanar insan, mum gibi erir..
Ve gözyaşlarına dönüşür soluğu, sesi.
Bazen çocuklar gibi coşar, sevinçle ağlar,
Görünce dört bir yanda tüllenen şafakları..
Bazen ocak gibi yanar ciğerini dağlar,
Kaplayınca karanlık kederler ufukları.
Gözyaşları ateşleri söndüren bir iksir,
Cehennemlere karşı yırtılmayan bir sera..
Ve gönüldeki mânâlar onlarla yeşerir,
Onlarla cennetlere döner bütün bir verâ...
Yaş döken bir göz, cephedeki gözlere denktir;
Görmez gayyâları Allah için ağlayanlar.
İçten ağlama kalb sadakatine mihenktir,
Anlar bunu ancak gönlünde Hakk’ı duyanlar...
**
Gönlüm her zaman bir gamlı haberle buğulu,
Uçup gidiyor sevdiklerimiz birer birer..
Hislerim buruk, gözlerim yaşlarla dopdolu,
Bir bir gelmeler, bir bir gitmek içinmiş meğer..!
Hayat hep zahmet ve yaş varınca elli beşe,
Sararıyor arzu ve emeller yaprak yaprak;
Sistemler açılıyor birden meçhul inişe,
Ve az ötede hislere çarpıyor son durak...
Ufukta hem bir kanlı şafak hem de sonsuz nûr,
Mü’minler durmadan yürürler hep O’na doğru;
Sonra, ak-kara, eder vadolunanlar zuhûr,
Bazıları zift gibi, bazıları dupduru...
Ve ben pürmelâl ellerim arasında başım,
Ümit çiçeklerimde kırağı endişesi;
“Son”un, bilmem ne kadar yakınına varmışım
Azrail’le söyleşir gibi rûhûmun sesi...
Herkesle beraber yürüyoruz öbek öbek,
Salmışız kendimizi ebet mûsıkîsine;
Rûh sonsuza doğru pervaz eden bir kelebek,
Kaptırmış kendini zevâlin en nefisine..
Tıpkı bir ney gibi bütün ömür boyu zâr zâr,
Ne gurbeti biter, ne gurûbu hiçbir zaman.
Mecnûn gibi hep ağlar dolaşır O’nu arar,
Gözleri hicranla dolu, gönlünde hafakan...
**
Ağla gözlerim ağla, ırmaklarda gün dönsün!
Ağla, vâdiler Nil, dağlar “Tûr-i Sînâ” olsun!
Ağla ki, İbrahim’i saran ateşler sönsün!.
Ve yeşeren asâ ile sihirler bozulsun.!
Şak şak olsun “Kafdağı”, hayat suyu fışkırsın!
Dirilsin ölüler gözyaşı kurnalarında;
İradenin kollarındaki zincir kırılsın..
Ve görünsün fecir süvarileri ard arda..!
M.Fethullah Gülen

5 Ekim 2007 Cuma

SU - Necip Fazıl Kısakürek

SU

Su I
Bir hamam ki, arınma gayesinden şaheser;
Arınmışları yeri, Cennette nurlu kevser.


Su II
Kainatta ne varsa suda yaşadı önce;
Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce.


Su III
İnsanlar habersizken yolların verasından,
Gökle toprak arası su şaşmaz mecrasından.



Su IV
Su kesiksiz hareket, zikir, ahenk, şırıltı;
Akmayan kokar diye esrarlı bir mırıltı.


Su V
Kah susar, kah çırpınır, kah ürperir, kah çağlar;
Su, eşyayı kemiren küfe ve pasa ağlar.


Su VI
Su bir şekil üstü ruh, kalıplarda gizlenen;
Yerde kire battı mı, bulutta temizlenen…

Su VII
Bu dünya insanlığa manevi hamam olsa;
Her rengiyle insanlık tek renkte tamam olsa…



Su VIII
Su duadır, yakarış, ayna, berraklık, saffet;
Onu madeni gökte altınlar gibi sarfet!

Necip Fazıl Kısakürek

TAMAM!... OLSUN!...




ABDESTLE DİRİLİŞ



HER ABDEST BİR DEVRİM OLSUN İÇİMİZDE


HER ABDEST BİR EVRİM OLSUN


HER ABDEST BİR DİRİLİŞ OLSUN


HER ABDEST BİR DURULUŞ OLSUN


HER ABDEST YENİ BİR KURULUŞ OLSUN


HER ABDEST YENİ BİR DURUŞ OLSUN


HER ABDEST RABBİN KAPISINA YENİ BİR VURUŞ OLSUN


HER ABDEST NEFSİMİZE BİR SORUŞ OLSUN


GÜNAHLAR SOLSUN


RABBİMİN NİMETİ TAMAM OLSUN

AMİN!...

NİYET ETTİNİZMİ ABDEST ALMAYA?


DUYDUNUZMU?


O SİZİ


TERTEMİZ AK PAK ARI DURU KILMAK VE ÜZERİNİZDEKİ NİMETİNİ TAMAMLAMAK İSTİYOR



YA SİZ?


YA SİZ DE GERÇEKTEN TERTEMİZ OLMAK İSTİYORMUSUNUZ?


NİYETİNİZ TERTEMİZ OLMAK MI?


NİYET ETTİNİZ Mİ ABDEST ALMAYA?




KIL BENİ EY ABDEST




BİR AYET




“Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.”
(Mâide sûresi 5/6)




BİR HADİS
“Bir müslüman (veya mü’min) abdest aldığı zaman, yüzünü yıkarken gözleriyle işlediği günahlar abdest suyu (veya suyun son damlası) ile dökülür gider. Ellerini yıkadığında elleri ile işlediği günahlar abdest suyu (veya suyun son damlası) ile dökülür (öyle ki kişi bütün günahlardan arınır ve tertemiz olur). Ayaklarını yıkadığında da, ayaklarıyla işlediği günahları abdest suyu (veya suyun son damlaları) ile akıp gider. Nihayet o müslüman günahlarından
tamamıyla arınmış olur.”
(Müslim, Tahâret 32)




Ayette


O, sizi tertemiz kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Diyor.


Allahın abdest denen nimetinin FARKINDAMIYIZ?


Allahın tertemizlik diye nitelendirdiği Allahın bu büyük nimetinin ŞUURUNDAMIYIZ.


Kuran bize ne söylüyor? DÜŞÜNÜYORMUYUZ?


Kuran bize Allahın isteğinin bizi tertemiz yapmak olduğunu söylüyor.DUYUYORMUYUZ?


Allahın bu isteğini ANLIYORMUYUZ?




PEKİ YA ABDESTİMİZ BİZE NE SÖYLÜYOR?



Abdestli iken ve Abdestsiz iken içimizde bir fark HİSSEDİYORMUYUZ?


Aldığımız abdest bizi manevi pisliklerden temizliyormu? TEMİZLENİYORMUYUZ?



ABDESTİN SİZİ TEMİZLEDİĞİNİ, TEMİZLENDİĞİNİZİ HİSSEDİYORMUSUNUZ?




Abdestiniz OLDU MU? Gerçekten Abdest ALDINIZ MI?


Abdeste dururken NİYETİNİZ DE BU MU İDİ?


NİYETİNİZ RABBİNİZİN SİZİ TERTEMİZ KILMASI VE ÜZERİNİZDEKİ NİMETİNİ TAMAMLAMASI MI İDİ?


ABDESTİNİZ İLE NİYETİNİZ UYUŞUYORMU?


ABDESTİN SONUNDA NİYET ETTİĞİNİZ GİBİMİSİNİZ?




Hani bir Ayet var “ Ne dediğinizi bilinceye kadar sarhoşken namaza yaklaşmayınız”




PEKİ YA ABDESTE NİYETLENİRKEN NE DEDİĞİMİZİ BİLİYORMUYUZ?


Yoksa Abdestimizi SARHOŞ iken BAŞIMIZ BİR HOŞ iken DÜŞÜNCELERİMİZ kuruntular, hayaller, planlar, dedikodular, hatta günahlar arasında dolaşırken mi alıyoruz?




Hani hep namazda GAFİL olmaktan bahsedilir ya


Abdestte GAFİL mi avlanıyoruz yoksa?


Hani o tuzaklar kuran, kulaklara fısıldayan, Allahın o sizin düşmanınızdır sizde onu düşman edinin dediği, Allahın bizi temizlemesini ve üzerimizdeki nimetinin tamamlamasını istemeyen sinsi şeytan bizi FENA BİR ŞEKİLDE GAFİL Mİ avlıyor?


Yüzümüze çarptığımız su bile bizi gafletten uyandıramıyor mu?






Hani hep derler ya


Abdest namazın ön hazırlığıdır diye


OLDU MU?


TAMAM MI?


HAZIRMIYIZ NAMAZA?


HUZURA DURMAYA VE HUZUR ALMAYA?


Eğer hazırsanız…



Eğer............ Hazır ..........iseniz



ALLAH ÜZERİNİZDEKİ NİMETİNİ TAMAMLAYACAKTIR!...




RABBİMİZ BİZİ ABDESTLE TERTEMİZ KILMAK İSTER




KIL BENİ EY ABDEST…


TERTEMİZ KIL…




RABBİM ÜZERİMDEKİ NİMETİNİ TAMAM KIL…



AMİN!