ALLAH'im! Sen'den diliyor ve dileniyoruz:
Gözlerimize yaş ver ve bizi aglat! Merhamet etmen için.
Sen'den uzak kaliş hasretini duyamayışımıza aglat!
Gönlün şak şak oluşuna, ağyar ateşine yanışına, öyle ağlat ki, sineler kebap olsun
Ondan bir bir feryat çıksın, meleği ve feleği velveleye versin.
Beni de ağlat;
gece kadar karanlik ruhuma şefkat et de ağlat!
Ağlamalarıma dahi ağlamam lazım geldiği için ağlat!
Bükülmüş şu kaddime, solgun ve ölgün rengime, burulmuş boynuma ve kırık kalbime merhamet et de ağlat!
Şu en sakin anda, sızlanışlara cevap verdiğin dakikalarda, kapkara gönlümle değil, Sen'den başkasına secde etmeyen başımla sana dönüyor, titreyen dudaklarımla ağlatmanı diliyorum.
Heyhat ki "merhamet, merhamet" diyeceğim an, bir hail gibi günahlarim karşıma dikiliyor ve içimde yığın yığın burkuntu meydana getiriyor. ALLAH'im! Benim uzaklığım itibariyle değil, Sen'in yakınlığın hürmetine kâlbime rikkat ver
ve öyle ağlat ki, kendimi kaybedeyim, yolunda ar ve haysiyetten geçeyim, ta "Bu delidir" desinler..
"Gidip boynumda zincir ile Ravza-i Pak'a, o denli ağlayam ben ki, görenler hep beni dîvâne sansin"
Ola ki, düşen damlalardan bir tanesi aşkına düşmüs olur;
işte o, benim için ummanlara bedeldir.
Şehid kanı kadar aziz gözyaşları içinde nefesim kesilirken varlık sırrını bana duyur.
Şu kararsız gönlümü doyur.
Hicabımdan yüzümü saklamaya calışayım.
Habibi'ne görünmek istemeyeyim.
Pişdarim ve ali rehberimden kaçayım.
Sonra bir ali dîvan kurulsun.
Ben zülüfleri dağınık, hıçkırıkları gırtlağında düğümlenmiş, yüzü karalarin uğramadığı o dîvâna çağrılayım "La tüahizna" kalkanıyla huzura varayım.
Kirlerime göz yumup "bu da bizdendi" desinler; dilenciye bir mülk bağıslasınlar.
Çöl yolcusunu sevindirip bir bulut ve bir meltemle imdadıma yetişsinler. Sevincimden orada yığılıp kalayim.
Gözyaşlarım içinde boğulayım
AMiN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder