"..... ALLAH size güçlük çıkartmak istemez, Ancak O sizi Tertemiz / Ak pak/Arı duru kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, Umulurki şükredersiniz "

20 Eylül 2010 Pazartesi

Abdest ve namaz - Orhan Ersoy



Bilindiği gibi namaz, İslâm’ın en önemli ibadetlerinden biridir. Kulun Allah’la – manevî yönden- direkt irtibatıdır. Evet, yalnız namazla İslâm’da kemal olmaz, fakat namazsız da olmaz! Namazın şuuruna ve hikmetine irilirse, namaz insanları tüm kötülüklerden ve fena huylardan uzaklaştırır, arındırır. Namaz insana iç huzuru verir, üstün ahlâk ve alışkanlıklar edinmesini sağlar. Namaz insana nimetlere karşı şükretmesini, kadirşinaslığı, tevazuu, vakarı, sabır ve disiplini vs. üstün meziyetleri öğretir, aşılar ve geliştir. İnsanın devamlı olarak zihninin ve düşüncelerinin Allah’la meşgul olmasını sağlar, Allah’ın devamlı onunla, onu yanında olduğunu ve dolayısıyla kendine güvenin artmasını sağlar.

Fakat unutmamak gerekir ki; iyi bir netice iyi bir başlangıçla, yani iyi bir alt yapı ile mümkündür. Sağlam binalar, sağlam temellere ve malzemeye dayanır. Namazın sıhhati ve namazdan bekleneni temin için, namazın alt yapısına, yani namaz öncesi yapılması gereken hazırlıklara ve görevlere hassasiyetle uymak gerekir. Yani iyi ve şuurlu bir namaz için , namazdan önce maddî-manevî temizliğe uymak şarttır. Bedenin temizliği, giyilen elbisenin temizliği, namaz kılınacak yerin tertemiz olması namazın, olmazsa olmaz şartlarındandır. Meselâ abdest hem maddî ve hem de manevî bir temizliktir.

Kur’an- Kerimin Maide süresi,6.ıncı âyetinde Cenabı-ı Allah şöyle buyurmaktadır; “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınıza meshedip, topuklarınıza kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdest’i alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez, fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.”

Bu ayette de görüldüğü gibi, namazdan öce maddî-manevî bir temizlik emredilmektedir. Allah bize cünüplük halinde gusül ( gücü yettiğince yıkanıp paklanmayı, tertemiz olmayı) yani boy abdest’i almayı emretmektedir. Hattâ çeşitli durumlarda su bulunamazsa manevî (=psikolojik) bir temizlik olan teyemmümle mükellef tutulmuşuzdur.Temiz de olsa, yüzümüzü ve kollarımızı toprakla meshetmek maddî bir temizlik değil, olsa- olsa ancak psikolojik bir temizlik olur. Demek oluyor ki, namaza başlamadan önce maddî ve manevî yönden tertemiz olmamız gerekmektedir. Namazımızın sıhhati ve bize manevî-ahlâkî meziyetler kazandırması bu temizlikteki mükemmelliğe bağlıdır. Cünüplükten gusletmek, abdest sizlikten temizlenmek namazın alt yapısı, temel şartıdır. Bunun yanında bedenimizin, uzayan tırnaklarda, istenmeyen kıllardan ve haricî pisliklerden paklanması, arındırılması da keza bir şarttır. Bir Müslüman için tırnakların onbeş günde bir, üç haftada bir, azamı ayda bir kesilmesi, istenmeyen tüylerin -yine bu müddet içinde- temizlenip giderilmesi, vücut temizliğine engel haricî pisliklerin her an temizlenmesi namazın sıhhati için gereklidir.Vücut yüzeyinde -tepeden tırnağa- toplam 2-3 gram bir pislik bulunması halinde namazın sıhhati tehlikeye girer (bu ölçüye, vücudundaki pislik,tırnak, kıl dahil olduğu gibi, elbisesinde ve namaz kıldığı seccade ve yerdeki pisliğin hepsi dahildir).Yani şöyle söyleyelim: Vücudunda bir gram, elbisesinin (iç-dış) tamamında bir gram, namaz kıldığı yerde- seccadede bir gram -ki toplamı üç gram yapar-(1+1+1=3) pislik olursa bu kılınan namaz sahih olmaz.Bundan anlaşılıyor ki: Müslümanlar için temizlik son derece önemlidir. Çünkü temizlik olmadan ibadet olmaz; ibadet olmayınca Müslümanlık kemal bulmaz. Bu itibarla Müslümanlık eşittir: temizlik! Müslümanlığın en kısa tarifi: temizliktir. Bundan dolayıdır ki, ibadetlerle ilgili, fıkıh-ilmihal kitapları “Kitab-üt Taharet,, diye giriş yapar. Yani bütün ibadetlerden önce temizlikle konuya giriş yapar, söze başlar. Bu temizlik sadece dışa karşı bir gösteriş ve aldatmaca temizliği değil, bedenin en mahrem yerlerini, iç çamaşırları, bütün giysileri, çevreyi, mekânı içine alan gerçek bir temizliktir. İslâm’a göre dış için aynasıdır. Suret sireti yansıtır.Dış içi, iç dışı etkiler. Kalp temizliği yüze akseder, yüzü tûrlandırır. Çok abdest alıp çok namaz kılanlar (Namazın şuuruna ermek kaydı ile) içi-dışı, yediği, giydiği, işi, ahlâkı, yüzü, çevresi temizlenir, renklenir, nurladır, huzur ve bereket dolar.

Bu itibarla namaz konusuna önce temizlikle başlamak uygun olur. Temizlik konusunda da maddî temizlik için söylenecek pek fazla bir şey yok. Çünkü bu çağda yaşayan her medenî insanın, maddî temizliğin ne kadar önemli olduğunu bilmemesi mümkün değil. Ancak şu kadını söylemek yerinde olur ki: Temizlik sadece bir dış cilâsı , bir göz boyama ve aldatma değildir. Aylarca yıkanmayıp, taharetlenip temizlenmeyip,kirli bedenin ve iç çamaşırlarındaki pisliğin yaydığı çirkin kokuları bastırmak için parfüm kullanmak temizlik değildir! Sakalı temizlik için bir engel görenlere şunu hatırlatmakta fayda vardır: günde asgari beş kere yıkanıp temizlenen ve taranıp düzeltilen, aşırı uzatılmayıp, belirli ölçüde bırakılıp bakılan sakal nasıl temizliğe engel olabilir ki?Bunu ileri sürenler gözlerde günlerce bırakılan çapaklaşmış rimeli, tırnaklardaki ojeyi, saçlardaki permayı görmezlikten geliyorlar ve tuvaletlerde su kullanmayıp, sadece kâğıtla silinmeyi semizlik sanıyorlar.Uzatılan tırnakların ve temizlenmeyerek uzayan pis kılların asil temizliğe engel olduğunun farkında değiller. Temizlik öyle temizlik olmalı ki, bir laboratuarın tetkik ve denetimine açık olmalıdır! Dinimizce kan, irin, idrar, kusmuk, pis hayvan yaşlığı, salyası, pis hayvanların deri ve kılları vs. pis sayılır; vücudun, elbisenin, çevre ve namaz kılınacak mekânın bunlardan temizlenmesi mutlaka gereklidir.

Namaz kılınacağı zaman Müslüman’ın, cünüpse boy abdest’i alması, abdestsizse namaz için abdest alması, yukarda zikri geçen âyet-i kerime mucibince farzdır.Farz olan abdestinse ana unsurları dörttür: 1- Yüzü kıl bitiminden, kulak yumuşağından, çene altına kadar yıkamak (yüzü yıkamak); 2- Elleri dirseklere kadar kollarla yıkamak; 3- Başa meshetmek; 4- Topuklarla birlikte ayakları yıkamak. Bunlara abdest’in farzları denir. Bir de bu abdest alınırken uyulması ve dikkat edilmesi icap eden bazı incelikler (teferruat) var ki, bunlara sünnet denir. Bunlar da: abdest almadan önce -mümkünse- kıbleye yönelik durmak; Abdest alırken suyu üstüne başına sıçratmamaya dikkat etmek; Suyun fazla soğuk ve fazla sıcak olmaması; Suyun idâreli kullanılması, israf edilmemesi; Abdeste önce elleri yıkayarak başlama; Abdest azalarında bir kir ve pislik varsa önce bu kirlerin giderilmesi; Elleri yıkarken parmak aralarının ve yüzük altının da dikkatle yıkanması; Abdeste niyet edilmesi ve “Besmele” ile başlanması; Ağzın üç defa dolu dolu su ile ve fırçalanarak veya ovularak yıkanması; Sonra ayni şekilde burnun üç defa sümkürülerek yıkanması; Yüzü yıkarken suyun yüze çarptırılmadan ve yıkanan yüzün suyunun ağızda emilmeden güzelce yıkanması; Göz pınarlarının, kulak yumuşağının da yıkanması: Sakalı varsa, sakalının , bıyığının, kaşlarının diplerine suyu ulaştırarak yıkanması; Önce sağ, sonra da sol kolun üçer defa yıkanması; Kollar yıkarken dirseklerle birlikte yıkanması ve kollar yıkanırken elbisenin ıslanmaması için dikkat edilmesi; Başın en az dörtte birini kapsayacak şekilde, taze su ile ve temiz elle meshedilmesi; Kulağın içinin ve dışının parmaklarla silinip temizlenmesi; Ayaklarını yıkarken önce sağ ayaktan başlayarak, topuklarla birlikte üçer defa dikkatlice yıkanması; Parmak aralarının el parmağı ile yoklanarak ovulması; Abdestle ilgili dualar okuması; Adest azalarını Kur’andaki sıraya göre yıkaması; Abdest alırken araya başka iş sokmaması gibi teferruat sünnetler ve faziletler bölümüne girmektedir.

( Abdestle ilgili bazı dualar vardır. Bu dualar bazı kitaplarda -Peygamber efendimizden naklen- kaydedilmektedir. Bu duaların manasını anlıyorsa Arapça orijinali ile, manasını anlamıyorsa Türkçe, bildiği şekilde okunursa fazilet ve sevaba vesile olur. ) “Allah’ım! Yüzlerin ağardığı ve karardığı günde yüzümü ağart!,, “Allah’ım! İslâm’ı aydınlık ve suyu temizlik aracı kıldığın için sana hamt olsun!,, “ Başımı Arş’ın gölgesinde gölgelendir!,, “Allah’ım! Sırat Köprüsünde ayaklarımı kaydırma, hesabımı kolay eyle!,, “Allah’ım! Bana cennetinin nimetlerini tattır, korktuklarımdan beni koru!,, “Allah’ım! Boynumu ateş zincirlerden ve çemberinden koru!,, “Allah’ım! Bana cehennemin çirkin kokularını duyurma!,, gibi dualar. Ayrıca abdestin sonunda “Amentü billâhi ve malâiketihi ve kütübihi, ve rusulihi vel yemil-ahırı ve bil kaderi, hayrihi ve şerrihi minellahi tealâ, ve ba’sü ba’del-mevti hakkun .Eşhedü en lâilâhe illellah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü,, yu okuması güzeldir, sevaptır, fazilettir. Abdestin dört farzı dışında saydığımız bu sünnetleri yapmasa da abdesti yine de olur.

(Gusül ve Namaza gelecek yazılarımızda devam edilecek.) hoşça kalın

Hiç yorum yok: