"..... ALLAH size güçlük çıkartmak istemez, Ancak O sizi Tertemiz / Ak pak/Arı duru kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, Umulurki şükredersiniz "

19 Şubat 2008 Salı

SULARLA SINANMAK 1-2

















SULARLA SINANMAK 1

Yaratılıştan bu yana en temel öge olan su, imtihanlarımız içerisinde de önemli yer tutar. Tarihin her döneminde, suyla imtihan vardır. Bazen bereket,bazen felaket olmuştur su, insanlık için. Kur�an, su ile imtihan olanlarla doludur. Su ile gelen felaketler,su ile ulaşılan başarılar vardır yüce kitapta.
Suların Annesi, İsmail�in Annesine

İlk su imtihanı Hacer ile Zemzem arasındadır. Çölün ortasında bebeği ile susuz kalan Hacer�in mücadele hediyesi olarak Zemzem bahşedilmiştir ümmete. Zemzem suların annesidir. Kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlığa yetecek kadar bereketli ve lütufkârdır. O sadece bir su değil,aynı zamanda açları doyuran sofra,hastalara şifa kaynağı bir iksirdir.

Zemzeme ulaşmak için Hacer gibi gözü kara bir tevekkül sahibi olmak gerekir. Eşine dönüp �Beni bebeğimle buraya bırakmanı Rabbim mi istedi?� sorusuna�Evet�yanıtını aldıktan sonra,� Öyleyse haydi git. Allah bize yeter!.. �diyebilecek kadar tevekkül.Bu tevekkülün armağanı da Zemzem gibi mucizevi bir su. Hacer ve oğlu, sabır ve tevekkülü içeren su sınavını kazandılar. Peki ya diğerleri?..
Endülüs; Gemileri Yakanlarındır

İspanya�nın fethi sırasında,gemilerle karaya çıkan Tarık Bin Ziyad; gece gizlice limana gelip tüm gemileri ateşe verir. Ordu şaşkınlıkla limana koştuklarında elinde meşalesiyle komutanlarını görürler. Şöyle seslenir onlara: �Gemileri de yaktım. Silin aklınızdan geri dönüşü. Ya burada İslam�ın muzaffer olması için çarpışacak, Şehid olacaksınız ya da denizde boğulacaksınız!.. Başka çıkış yok�
Bu sınav da kazanılır ve İspanya fethedilir.
Nehir Geçip Su İçmemek

Kur�an�a baktığımızda ise Davud kıssasında, başka bir ordu ve komutanını anlatılır. Çölde süzülen ordu için susuzluk baş gösterir. Kur�an bu kıssayı şöyle anlatır:�Tâlût, İsrailoğullarına öğütte bulundu. Onlara şöylece seslendi: "Allahu Teâlâ sizi bir nehir ile imtihan ediyor. O nehirden içen, benden değildir. Ondan eli ile ancak bir avuç içen bendendir" dedi. Onların pek azı müstesna, diğerleri içti. Tâlût ile iman edenler nehri geçtiklerinde: Bugün Câlût ve askerlerine karşı duracak takat bizde yoktur dediler. Allah'a kavuşacaklarını bilenler. Nice az bir topluluk vardır ki, Allah'ın izni ile daha çok olana galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir. ' dediler. " (el-Bakara, 2/249)

Amâlika ordularının başında Câlût (Golyat) bulunuyordu. Câlüt'un ordusuyla karşı karşıya gelen mümin kitle söyle dua etti: "Ya Râb, üzerimize sabır ve sebat ihsan eyle, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfir kavme karşı bize yardım et. " (el-Bakara, 2/250)nefsine hükmetmeyi bilmeyen, adalet ile hükmetmeyi nasıl becersin?.Bu talimatı başaramayan, diğer talimatlarda nasıl dirayetli olsun? Burada asıl maksat;
nehirde su içmemek değil, imkânlar ortasında bile imkânsız gibi dirayet kazanmayı öğrenmektir. Talut ve orduları işte onu başardığı için zafer kazanır.
Rasul�ü Her ŞeyeTercih etmek

Su sınavını kazananlardan biri de Ebu Zer...Onu Ebu Zer yapan şeylerin arasında,su imtihanı başarması yer alır. En çok sevdiği şeyi nefsinden önce Rasule vermiştir. Çölde kaldığı, sıcak ve susuzluktan bunaldığı bir savaş arefesinde ,yağmur sularıyla dolu buz gibi bir kaya kovuğu bulur.Su kırbasına o suyu doldurur.Kendi içmeye kıyamaz.Peygamberimiz o sıcakta kendinden daha layıktır buz gibi yağmur suyuna.Çölde saatlerce ilerler.Yarı baygın kafileye yetişir.Konaklama yerine ulaştığında bayılır.Sahabe ve Rasul, koşarlar yanına. Su içirirler, kendine gelir.Bakarlar ki kırbası su dolu şaşkınlıkla sorarlar �Neden içmedin bu suyu?�Der ki �O kadar tatlı ve güzeldi ki Rasulullah�a hediye etmek istedim.� Bu hali görüp gözyaşlarını tutamayan Peygamber, öyle bir dua eder ki,orada olanlar ağlar. Cennet müjdesi alınmıştır artık.
Kıyamete Kadar Tekrarı İmkânsız Olay

ll.Mehmet�i Fatih Sultan Mehmet yapan da su sınavını başarıyla aşmasıdır. Yüzyıllar öncesinden Rasulullah�ın hadisi ile övülmüştür.�Konstantiniye fethedilecektir. Onu fetheden ordu ne kutlu ordu!O komutan ne kutlu komutandır!�.Kimsenin cesaret edemediği Haliç�e gemileri �Allah bana yeter�duasıyla aşıran Sultan Mehmet�tir.Bu olay hakkında uluslararası bir ansiklopedi şu notu düşer: Kıyamete Kadar Tekrarı İmkânsız Olay!.. O da diğerleri gibi suyla sınavı geçmiş ve Fatih Sultan Mehmet olarak dünya tarihinden Bizans�ı silmiş,insanlığa İSLAMBUL armağan etmiştir.
Sudan Selamete Çıkanlar

Yunus su imtihanını �La ilahe ente sübhaneke inni küntü minezzalimin �diyerek aşmış. Hz.Eyyub için ise su, sabrının mükâfatı olarak verilmiştir. Kendisine verilen kaynak suyu ile yıkanan o yüce Peygamber hem hastalığından şifa bulmuş,hem de kendinden sonra gelecek tüm insanlığa kaplıca suyunun şifasını işaret ederek tedavi metodu sunmuştur. ( İşte yıkanacak bir yer, işte içilecek soğuk bir su!..." dedik) Sad/42

Osmanlı imparatorluğu döneminde bazı ruh hastalarının su sesi ile tedavi edildiklerini biliyoruz. Bir hadiste �Denizi seyretmemiz� buyurulur. Oradaki dinginlik ve ferahlık çoğu zaman terapi etkisi yapar kişilerde.

Mevlana mesnevisinde suyu şöyle sunar:� Yağmur pis şeyleri arıtmak için gökten yağar. Suda binlerce ilaç gizli. Ağaçlara gider meyve olur,içilir ilaç olur,deniz olur gemileri taşır. Yeryüzünün yetimlerini su besler�.(Mesnevi6-.cilt)Oysa yağmur ile helak olan binlerce kavim vardır. Ad kavmi gibi.Ya da yağmurun bereketiyle yeniden yeşeren kavimler.

Ecel Kapısında Kardeşini Tercih

Su sınavını kazananlardan biri de Bedir şehitleridir. Mümin kardeşini öz nefsine tercih eden şehidler. Bedir savaşı sırasında son nefeslerini vermek üzere olan şehidlere su götüren bir sahabe, diğer yanda inleyen kardeşini fark edince �ona götür �deyip kendisi susuz şehadet eden. Diğerine götürdüğünde ise, başka bir şehidin içmesi için kendinden vazgeçerek,susuz ölen.3 şehidi unutabilir miyiz?..Bir yudum dahi su içemeden, kardeşini kendilerine tercih eden bu sahabelerde su sınavını en güzel şekilde aşmışlardır.
Suya Doyamayan Rasül Torunları

Ya Kerbela!..Çölün en kurak yerinde susuzluktan kırılan, inanılmaz bir katliam kerbela...
Olayı kısaca özetlersek; İbn_i Ziyad; Hür bin Yezid�e bir mektup yolladı. Mektubun içeriği söyle idi: �Bu mektubum sana ulaşır ulaşmaz ve elçim senin yanına gelir gelmez, Hüseyin�i baskı altına al ve onu sığınak ve suyu olmayan bir çöle sür.� Hür bin Yezid, İbn-i Ziyad�ın emri doğrultusunda İmam Hüseyin (a.s)�ın kafilesini �Kerbela� denilen bölgede durdurdu. Ertesi gün Ubeydullah bin Ziyad�ın elçisi olan Ömer Bin Sa�d da dört bin savaşçıyla Kerbela�ya geldi.

Hz. Abbas Bin Ali (a.s) de savaşarak İmam Hüseyin�in evlatlarına su getirmek için gayret gösterdiği bir sırada, düşmanın kalleşçe saldırısı neticesinde, canını İmam Hüseyin (a.s)'in yolunda feda etti.

Kerbela katliamı hâlâ ümmetin yüreğinde bir sızıdır.Susuz çölde şehid olan binlerce Müslüman�ın hatırası,Su sınavında kaybedenler ve kazananları taşır günümüze....

Şunu hatırlatmak gerekir ki, Hür bin Yezid, İmam Hüseyin�in şahadetinden önce, kendi yaptığından pişman olup tövbe etti ve İmam (a.s)�ı savunmak üzere şahadete erişti.[25]

Adalet nedir?Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir?Dikenlere su vermek. Adalet bir nimeti yerine koymak demektir,her su içen tohumu sulamak değil.Zulüm, bir şeyi yerinde kullanmamak,layık olmadığı yere koymak demektir.Bu da ancak belaya vesile olur. (Mesnevi)

SULARLA SINANMAK 2






















Babayla Evladı Ayıran Su

Su sınavı zorludur. Bazen babayı evladından ayırır. Safları keskinleştirir. Hz. Nuh ve oğlu Kenan gibi. Babasının halkın alaylarına rağmen yaptığı gemiye,o da halk gibi gayri ciddi bakan, sel sırasında yüksek bir yere çıkarak Allah�ın gazabını hafife alan Kenan...Kenan�ın bu inadı, su sınavında canına ve imanına mal olurken, babası ve ona inananların da bu sınavı başarmasına sebep olmuştur.

Gemi, içindekilerle birlikte dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu ve Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna: " Ay oğlum, gel bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma!" diye seslendi. O: " Ben, beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım." dedi. Nuh: " Bugün Allah'ın emrinden koruyacak yok; meğer ki O rahmet ede!" dedi, derken dalga aralarına giriverdi ve o da boğulanlardan oldu." Nuh Rabbine seslenip: "Ey Rabbim, " elbette oğlum benim ailemdendir, Senin va'din de kesinlikle haktır ve Sen hakimlerin en iyi hükmedenisin!" dedi. Allah: "Ey Nuh, O, asla senin ailenden değildir. O, doğru olmayan bir iştir. O halde bilmediğin bir şeyi benden isteme! Ben, seni cahillerden olmaktan men ederim." buyurdu. Nuh: " Ey Rabbim, senden bilmediğim şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen hüsrana düşenlerden olurum!" dedi. (Hud/41-47)
Selle Yok Olan Bir Medeniyet

Su nimettir. Fakat imtihan neticesinde felakete dönüşebilir. Tıpkı Sebe halkı gibi. Sebe Suresi Kuran�da mevcuttur. Yemen�de yaşayan bu halk Atana nehri üzerine kurdukları devasa baraj ile çölün ortasında yemyeşil bir dünyaya kavuşurlar.620 metre uzunluğundaki bu baraj sayesinde şehri sağdan ve soldan kuşatan iki yemyeşil alana sahiptiler. Ekonomileri tarıma dayanıyordu. Böylelikle inanılmaz bir refaha kavuşmuşlardı. Kendilerine gönderilen Peygamberin uyarılarını dinlemeyen bu nankör halkı Kuran şöyle anlatır:�Andolsun Sebe halkının oturdukları yerden de size bir ibret vardır. Evleri sağdan ve soldan iki bahçeliydi. Ancak, onlar nankörlük ettiler. Biz de onlara Arim selini gönderdik.(Sağ ve soldan bahçe iki vadi arasındaki Magrip şehrinin etrafındaki yeşil alanlardır) Demiştik ki: Rabbinizin rızkından yiyin ve şükredin.Onlar yüz çevirdiler.Onların iki bahçesini (bunlar devasa tarım alanlarıdır) buruk yemişli,acı ılgınlı,içinde az bir şey sedir ağacı bulunan iki bahçeye dönüştürdük.Nimetlere nankörlük edenlerden başkasını cezalandırmayız.�(Sebe s.15-17)

Kuranda Seylül Arim diye adlandırılan bu felaketin adı da ilginçtir. Zira, Arim kelimesi �Baraj� ya da �set� manasına gelir. Seylül Arim ise �setin yıkılması� demektir. Tüm ülkeyi mahveden büyük sel neticesinde çölleşme başlamış,Sebe halkının en önemli gelir kaynağı kurumuş, selde binlerce insan ve hayvan telef olmuştur. Ardından geriye kalan birkaç kişi de Mekke ve Suriye�ye göç edip o şehri kuş uçmaz bir halde bırakmıştır. Oysa, onlardan istenen, sadece İman ve şükürdü. Şükür, dille olan değil, yaşamla olan şükürdür.Hayatın bereketidir şükür.Siz fiillerinizden ve yaşamınızdan şükrü çıkardığınız anda, çölleşme başlar ve kalbinizdeki pek çok güzellik Mağrip halkı gibi göç eder uzak ülkelere...
Helak ve Mucizenin Adresi: Kızıldeniz

Medeniyetler tarihinin en köklü uygarlığı Mısır�dır. Mısır uygarlığının temelinde dünyanın en büyük doğa harikalarından biri vardır: Nil nehri...

Nil�in sayesinde Mısırlılar yağmur mevsimine bağlı kalmadan tarım yapabilmişlerdir. Nil, boydan boya ülkenin ortasından akar gider.Bu stratejik önem nedeniyle Nil�i elinde tutan hayatı da elinde tutardı. Hükümdarlar da bu yolla hakimiyet kurdular ve onlara Firavunlar dendi...Firavunların çok tanrılı sapkın bir inançları vardı,sıkı sıkıya bağlı oldukları.Bu taassup, Hz. Yusuf gibi uyarıcıların gelmesiyle azalsa da,Hz. Yusuf�un ölümünden sonra İsrailloğullarının köleliği başlamıştır.Bu dönem Hz Musa�nın Mısır�a elçi yollanması ve İsrailoğullarının Mısır�dan ayrılmasıyla son bulur.

Firavunlar zorba,baskıcı ve acımasızdılar. Kendilerini ulu bir varlık olarak görmekte ve göz kırpmadan kan dökmektedirler. İçlerinden sadece biri, 4.Avonofis, adını Aton koyduğu bir tek tanrıya inanılmasını savunmuş,fakat Avon rahipleri tarafından öldürülmüştür.

Ardından başa geçen Ramses, İsrailoğullarına işkenceye başlamış,çocukları öldürmüş,şehirleri yakmış inanılmaz işkenceler icad ederek, zulmün merkezi olmuştur. Nihayetinde ise Hz. Musa ile mücadeleye girmiş ve Hz. Musa�da yanına İsrailoğularından kendine inanan ortalama 600 bin kişiyi alarak şehri terk etmiştir. Bu kaçısı fark eden Ramses, ordularıyla beraber peşlerine düşerek onları Kızıldeniz kıyısında yakalamıştır. İşte o anda, bazı imanı zayıf İsrailoğulları Hz. Musa�ya şöyle der:�Biz orada köleydik işkence görüyorduk ama en azından yaşıyorduk.Oysa şimdi hepimiz öleceğiz�
Bunun üzerine Hz. Musa, Kuran�da Şuara suresinde şöyle der:�Hayır şüphesiz Rabbim benimle beraberdir.O bana bir yol gösterecektir.� Yine gözü kara bir tevekkül görüyoruz.Su sınavında ancak böylesi bir tevekkül başarı gösterebilir.Ardından şöyle buyurulur: �Musa�ya asanla denize vur dedik. Deniz yarıldı ve her parçası kocaman bir dağ oldu.Musa�yı ve onunla beraber olanları kurtardık. Diğerlerini boğduk. Bunda bir ayet vardır.�(Şuara 62-68)Ve bu müthiş sınav şöyle bitirilir:

Kuran�da� SULAR ONU BOĞACAK DÜZEYE ULAŞINCA FİRAVUN �MUSA�NIN RABBİNE İNANDIM� DEDİ...ŞİMDİ OYLE Mİ? OYSA SEN ÖNCELERİ İSYAN ETTİN BOZGUNCULUK ÇIKARDIN, ŞİMDİ SENİ SENDEN SONRAKİLERE İBRET OLMAN İÇİN BEDENİNLE KURTARACAĞIZ. (Yunus 91-92)

Emek-Cihad Sembolü;Ter,Hüzün-İman Sembolü;Gözyaşı

Gözyaşı da bir sudur...Kutsaldır. Ter de sudur, kutsaldır.. Onların Allah için,Rızık için aktığı her alan da kutsaldır.
Bizim imtihanımız içinde de en önemli su sınavı belki de bu ikisidir.�Hiçbir top tüfek başaramaz seher vakti gözyaşının yaptığını...Düşman mahveden silahları yok eder bir müminin gözyaşı.�derler. Gözyaşı günahı siler,gözyaşı kalbi yıkar,gözyaşı insan olduğunuzu anımsamanızı sağlar.� Bulut ağlamadıkça yeşillik güler mi,çocuk ağlamadıkça süt pınarları coşar mı?Çok ağlayınız ki Allah�ın rahmet pınarları coşsun. Nebi neden �çok ağlayın � dedi, anla artık.�(Mesnevi)

Ter de kutsaldır. Rızkı için çalışan birinin teri, eğitim için çalışan bir öğrencinin teri,evladını yetiştirmek için koşturan bir annenin teri. Her damlası inci tanesi kıymetinde olan bu sular, cennetin anahtarı,şefaatin tek sebebidir. Medine�ye hicreti esnasında kendini karşılamaya gelen Medineliler içinde,çalışmaktan elleri nasır bağlamış bir ihtiyarı gören Peygamberimiz, adamın ellerini, elleri arasına alır ve havaya kaldırıp şöyle der: �Bu eller cehennem görmez.�

Bir ekmek parçası yere düşmüş görsek, hemen besmele çekerek yüksekçe bir yere kaldırırız. Buğdayken kutsal olmayan tahıl,ekmek iken neden kutsallaşır? Öpüp alına konulur düşündünüz mü?Çünkü bir başak tanesi ekmek oluncaya dek ,üzerine dökülen ter ve emek onu kutsallaştırır.Orada yerden alınıp yukarıya konulan ekmek kırıntısı ,aslında tere, yani emeğe olan saygıyı ifade eder.

Su sınavı başlangıçtan bu yana sürmüş ve sürecektir.Bu sınav çoğu zaman iyi ile kötünün,başarı ve mağlubiyetin çarpışmasıdır.Safların belirginleşmesi,imanın imtihan edilmesidir.İki damla gözyaşı çok zaman siliverir dağlar kadar günahı.

Bu hafta tüm nesillerin sınavı olan su sınavını değerlendirmeye çalıştık.Bir hastaya zemzem verirken aklıma geliveren su sınavı, benim de o hastamı kaybetmem ile başka sınavlara yelken açmama neden oldu.Babacığımı bu yazımı yazdığım sırada ebedi âleme uğurladım. Bu nacizane yazımı Ona ithaf ediyorum.Okuyan ve yararlanan tüm kardeşlerden Onun ruhuna bir fatiha murad ediyorum.

Rabbim son nefesimizde de su sınavımızı başarıyla geçmeyi,iman ve zemzem ile ölmeyi,susuzluk çekmeden vefatı nasip etsin cümlemize.

Arzum Gürel

Hiç yorum yok: