"..... ALLAH size güçlük çıkartmak istemez, Ancak O sizi Tertemiz / Ak pak/Arı duru kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, Umulurki şükredersiniz "

21 Eylül 2010 Salı

Namazla Gelen Müjdeler -1- Abdest


Ebu Hureyre Hazretleri Allah Resulü (Sallallahü aleyhi vesellem)’den şu hadis-i şerifi rivayet etmektedir: Efendimiz “Size, Allah’ın, hataları sileceği ve dereceleri artıracağı bazı amelleri haber vereyim mi?” buyurur Sahabe-i Kiram da “Evet ey Allah’ın Resulü” deyince; “Zor zamanlarda dahi tastamam abdest almak, namaz maksadıyla mescit yollarını aşındıran adımları çoğaltmak ve bir namazdan sonra diğer namazın gelmesini bekleme içinde olmak İşte bu ribattır, işte bu ribattır” buyurur
Namaz, bir mi’rac hediyesi ve miraca çıkmanın da en önemli bir vesilesi; Cenâb-ı Hakk’a olan ubudiyetin en kâmil manada formüle edilmiş bir şekli ve dünyevî-uhrevî birçok müjdeyi de içinde barındıran bir hazine Onunla insan kendi kemâlât arşına yükseldiği gibi cennetlere girmeye de ehil hale gelmektedir Onun her bir hareketi, bir taraftan hataları silip süpürür, diğer taraftan da ahiret adına dereceleri yükseltir Bu yönüyle de namaz, tam bir arınma kurnası Namazın bu fonksiyonları aslında namazdan çok önce, maddi-manevi temizliklerden arınmayla başlar Namaz gibi bir ibadete niyetle, yapılan en küçük, sıradan işler dahi ibadet hükmünü alır ve insanın hanesine yazılmaya başlar Abdestle girilen bu nurani atmosfer, şart ve rükünlerin tamamiyetiyle bir helezon halini alır, tesbihat ve duayla da insanı âdeta bir rampanın eşiğine getirir Namazın barındırdığı uhreviyet edalı müjdeleri, hadis-i şeriflerin ışığı altında ele alma konusuna abdestle başlamayı uygun bulduk Zira abdest, bu müjdelerin ilk durağını oluşturmaktadır

Arapçada ‘vedâet’ mastarından türetilmiş olan ‘vudû’ kelimesi, lügat itibariyle temizlik, güzellik ve temizleme manalarına gelmektedir Türkçede ise Farsça bir terkip olan ve ‘el suyu’ manalarına gelen abdest kelimesiyle ifade edilir Dini bir terim olarak abdest, vücudun belli organlarını ibadet maksadıyla yıkamak ve mesh etmek demektir Abdestin vücûbiyeti namazın farz kılındığı zamanlara denk gelmektedir Maide sure-i celilesinde namaz kılmak istendiğinde abdest alma emri zikredilmekle beraber, bu ayet-i kerime birçok müfessire göre abdestten çok teyemmüm için nazil olmuş; olsa olsa abdestin sadece namaz için farz olduğunu ifade maksadıyla zikrolunmuştur Allame Hamdi Yazır’ın ifadesiyle, “Gerçi bu ayet, ilk önce abdestin farzlarını tespit etmekte ve böylece aynı zamanda bir "abdest ayeti" olduğu muhakkak bulunmakta ise de, abdest başlangıçta bu ayet ile meşru kılınmış olmayıp, ta Mekke'de namazla beraber farz kılınmış ve hatta İslâm'da hiçbir zaman abdestsiz namaz kılınmamış olduğu bilindiğinden, bununla abdestin farz oluşu doğrudan doğruya değil, taharet (temizlik) hükümlerini çıkarmada esas alınmak üzere, takrir yoluyla tespit edilmiş ve bunun ismi abdestten çok teyemmüme dayandırılmıştı Ebu Hayyan'ın da naklettiği üzere Rasulüllah, bu âyetten önce abdestsiz bir iş yapmak şöyle dursun, söz bile söylemezdi Şu halde bunun inişi abdestin her iş için değil, namaz için farz olduğunu açıklamakla Rasulüllah’a bir ruhsat ifade etmiştir” Abdest, inanan insan için ilk arınma faslını teşkil etmektedir Ebu Hureyre Hazretlerinin rivayet ettikleri hadis-i şerif abdestin ihtiva ettiği arınmanın büyüklüğünü şöyle ortaya koymaktadır: “Rasulüllah (Sallallahü aleyhi vesellem) buyurdular ki: Mümin -veya müslüman- bir kul abdest aldı mı yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su ile -veya suyun son damlasıyla- yüzünden dökülür iner Ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar su ile birlikte- veya suyun son damlasıyla- ellerinden dökülür iner Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile veya suyun son damlasıyla- dökülür iner (Öyle ki abdest tamamlanınca) günahlardan arınmış olarak tertemiz çıkar” Bazı rivayetlerde abdestten sonra iki rekât nafile namazdan da bahsedilir Hanefi uleması sünnet namazların bu nafile namaz yerine geçebileceğini de ifade ederler Abdestin tarifini ve kılınan namazla birlikte içerdiği müjdeyi haber veren bir hadis-i şerifi Ebu Ümame Hazretleri şöyle rivayet etmektedir: “Amr bin Abese (ra)'yi dinledim, diyor ki: "Rasulüllah (sav)'a: "Abdest nasıl alınır?" diye sordum Şöyle açıkladı: "Abdest mi? Abdest alınca şöyle yaparsın: Önce iki avucunu tertemiz yıkarsın Sonra yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkarsın Başını mesh edersin, sonra da topuklarına kadar ayaklarını yıkarsın (Bunları tamamladın mı) bütün günahlarından arınmış olursun Bir de yüzünü Aziz ve Celil olan Allah için (secdeye) koyarsan, anandan doğduğun gün gibi hatalarından çıkmış olursun" Ebu Ümame der ki: "Ey Amr dedim, ne söylediğine dikkat et! Bu söylediklerinin hepsi bir defasında veriliyor mu?" "Vallahi" dedi, "bilesin ki artık yaşım ilerledi, ecelim yaklaştı (Allah'tan, ölümden çok korkar bir haldeyim), ne ihtiyacım var ki, Allah Resulü hakkında yalan söyleyeyim! Yemin ederim, söylediklerim, Rasulüllah (Sallallahü aleyhi vesellem)'den kulaklarımın işitip, hafızamın da zabtettiklerinden başkası değildir” Kıyamette Efendimiz tarafından tanınmanın en önemli vesilesi de abdesttir Bir defasında Efendimiz (Sallallahü aleyhi vesellem),
“Kardeşlerimi görebilmeyi ne kadar isterdim” buyurur
Sahabe-i kiram “bizler senin kardeşlerin değil miyiz?” deyince
“Hayır, siz benim arkadaşımsınız, kardeşlerim sonra gelecek” der
Bunun üzerine Ashab-ı Kiram, Efendimiz’in görmediği o insanları nasıl tanıyacağını sorarlar
Efendimiz de “Nasıl birinizin, ayakları sekili, alınları bembeyaz atları olsa, o kişi at sürüsünün içinden kendi atlarını hemen fark eder; benim ümmetim de kıyamet günü abdest azaları nurlu bir şekilde parlıyor olarak gelecekler ve ben onları abdest azalarından hemen tanıyacağım”
buyurur İstinca ve istibradan sonra abdest için ilk yapılması gereken dişlerin misvaklanmasıdır Misvak genelde erak ağacının dallarından yapılır Uç kısmından bir miktar kabuğu soyulur ve yumuşayan kısmıyla diş temizliği yapılır Günümüzde diş fırçası ve diş macunlarını yeterli görüp misvakı kullanmayı tavsiye etmeyenler olsa da, misvak Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselam)’ın çok üzerinde durduğu ve hiç terk etmediği bir sünnetidir Hocamızın da ifadeleri ve uygulamalarıyla, diş fırçalarının yanında misvak da kullanmanın hiçbir mahzuru yoktur Hatta yan etkisinin olmaması ve birçok faydalarının bulunması yönüyle daha çok tavsiye edilmektedir Misvak Efendimiz’in hayatında önemli bir yere sahiptir Gece (namaza) kalktığı vakit ağzını misvakla ovalar, gece ve gündüz yattığında ve kalktığında mutlaka abdest almazdan önce misvak kullanır ve ümmetine de her fırsatta kullanmayı tavsiye ederdi “Eğer ümmetim üzerine zahmet vermeyecek olsaydım, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim”,
“Misvak kullanılarak kılınan bir namaz misvak kullanılmadan kılınan yirmi beş namazdan daha faziletlidir”,
“Sizin ağzınız Kuran yoludur, ağızlarınızı misvakla temizleyin”,
“Size misvak kullanmayı tavsiye ediyorum zira o ağız için temizlik vasıtasıdır, Rab Teâlâ için de rıza vesilesidir”
hadis-i şerifleri bu tavsiyelerden sadece bir kaçı Sahabe-i Kiram misvak hususunda o kadar tahşidata maruz kalır ki neredeyse misvak hakkında ayet nazil olacak zanneder Efendimiz’in hassasiyetini gören Sahabe-i Kiram Efendilerimiz de aynı hassasiyeti gösterir ve misvaka ayrı bir önem verirler Gittikleri yerlere misvaklarıyla giderler Efendimiz (Sallallahü aleyhi vesellem), hem insanlar hem de meleklerle münasebet için misvaka ayrı bir ehemmiyet vermektedir Dişleri sararmış bir şekilde huzuruna gelen sahabiye karşı rahatsızlığını ifade eder ve “Niçin misvak kullanmıyorsunuz ki?” diyerek hassasiyetini dile getirir
Namazda meleklerle içli-dışlı olunduğunu ihtar ederek onlar için de ağzın temiz tutulmasını ister “Bir kul ağzını misvaklayıp sonra namaza durursa, arkasına bir melek gelir ve onun Kuran okuyuşunu dinlemeye başlar Sonra o kadar o kula yaklaşır ki ağzını onun ağzına kor ve böylece o namaz kılanın ağzından çıkan her Kuran ayeti o meleğin karnına girer Bundan dolayı ağzınızı temiz tutun” hadis-i şerifi bu hakikati ifade etmektedir Misvakın temiz tutulması ise zannedildiği kadar zor değildir Misvakı kullanmadan önce suyla temizlemek mümkün olduğu gibi, bir müddet kullandıktan sonra uç kısmını kesip yeni bir uç açma da mümkündür Efendimiz de zaman zaman misvakını Hazreti Aişe’ye verir ve yıkamasını isterdi Misvakın faydaları ile alakalı başta İbn-i Abbas Hazretleri olmak üzere birçok zattan rivayetler bulunmaktadır Bu faydalar yirmiye kadar çıkmaktadır Bir kısmını şöyle zikredebiliriz: Misvak, dişlerdeki sarılığı giderir, gözün cilasını artırır, diş etlerini güçlendirir, ağız kokusunu giderir, balgamı temizler, melekleri sevindirir, Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmaya vesile olur, sünnete uyma sevabı kazandırır, vücuda sıhhat verir, namazın huşuunu artırır, hıfzı güçlendirir, şeytanın vesveselerini giderir, hazmı kolaylaştırır, dile fesahat kazandırır, ölüm anında şehâdeti hatırlatır ve ihtiyarlığı geciktirir İhya şârihi Zebidi Hazretleri bir de misvak duası yazar eserinde; “Allahım! Bu misvakla dişimi beyazlaştır, diş etlerimi güçlendir ve onu hakkımda mübarek eyle” Abdest almada, misvaktan sonra sıra, besmele ve niyete gelir Bu kısmı da Cenâb-ı Hakk’ın inayetiyle bir sonraki yazıda ele almaya çalışacağız

Abdullah Kadiroğlu



Hiç yorum yok: