"..... ALLAH size güçlük çıkartmak istemez, Ancak O sizi Tertemiz / Ak pak/Arı duru kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, Umulurki şükredersiniz "

20 Eylül 2010 Pazartesi

SEMAVİ DİNLERDE GUSÜL ABDEST - Cengiz Duman





















YAHUDİLİKTE MANEVİ KİRLENME VE ARINMA İBADETİ OLARAK YIKANMA (YAHUDİLİKTE GUSÜL)



Giriş

Yeryüzündeki inanç sistemlerine bakıldığında günahlardan arınma metodu olarak yıkanma ritüelinin kullanıldığını görmekteyiz. Günahlardan arınmanın zihinsel ve sözsel bir fiiliyatı olan tövbe'nin dışında, su gibi maddi bir nesnenin de günahları arıttığına inanılan dinlerde, arınmanın gerçekleşmesi için su ile yapılan çeşitli arınma ritüelleri uygulana gelmiştir.
Yeryüzündeki kadim dinlerden biri olan Hinduizmde, binlerce Hint fakirinin, Hindistan'ın Allahabad şehrindeki, Ardh Kumbh Mela festivali sırasında, Ganj nehrinde gerçekleştirdikleri yıkanmalar, günümüzdeki en popüler suyla arınma ritüeli olarak hala sürdürülmektedir. Ganj nehrinde 6 yılda bir gerçekleşen Ardh Kumbh Mela Festivali'nde iki nehrin birleştiği noktada topluca veya bireysel ganj nehrinin sularına girerek yıkanmalarda bulunan Hindular, günahlardan arınmış olarak yaşamlarını devam ettirdiklerine inanmaktadırlar.
Yine Hindistan'da, Hinduizm, ve İslam'ın bazı prensiplerinin meczedilerek ortaya çıkmış olan Sihizm'de de; sih dindarlar, Hindistan'ın Pencab eyaletinin en büyük şehri olan Amritsar'daki Altın mabed adı verilen kutsal mabedin önündeki havuzda yapılan arınma ibadetine dayalı ritüellerini sürdürmektedirler.
Dinlerde görülen günahlara karşılık yıkanarak arınma hadisesi; semavi dinler olarak adlandırılan Yahudilik, Sabiîlik, Hıristiyanlık ve en sonuncu ve en kamil din olan İslam'da da mevcuttur.

Aynı kökene sahip bu dinlerdeki yıkanma

"Gusül" ibadetinin gelişim çizgisine bakıldığında; dindarların uyması gereken genel geçer hükümler arasında sıralanmış yıkanarak arınma ibadetinin, Yahudilikten Hıristiyanlığa uzanan çizgisinde metamorfoz geçirerek Vaftiz adı verilen ve Hıristiyan dinine girme alameti olarak imanın bir cüzü haline geldiği görülmektedir.
Bu dört yazı dizimizde yıkanma "Gusül" ibadetinin semavi dinlerdeki gelişim çizgisini araştıracak, gelişim çizgisindeki değişiklikleri anlamaya çalışacağız.
Dört bölüm olarak yayınlayacağımız bu incelememizde öncelikle Yahudi dinindeki yıkanma ibadetini inceleyeceğiz.

Tevrat'ta yıkanma ibadeti

Mısırdan çıkışlarından sonra, Musa peygamberin önderliğinde millet olarak toplu halde çöllerde yaşamaya başlayan İsrail oğulları; çöllerdeki hicret yaşamları sırasında Allah tarafından bir emirle onun tarif ettiği biçimde yaptıkları "Buluşma çadırı"nın kutsal eşyaları ile temas edecek Kahin'lerin arınmasının sağlanması isteği ile başlayan yıkanarak arınma ibadetinin; daha sonra tüm toplumda vücutlarında belli değişikliklere uğrayan ve Allah tarafından yapılması istenmeyen fiilleri işleyen dindarlarda oluştuğuna inanılan manevi kirlerden arınılması için uygulanması gereken bir ibadet haline geldiğini görmekteyiz.

Buluşma çadırındaki kutsal Yıkanma kazanı

Çöldeki hicret hayatı esnasında Tevrat'a göre, Allah'ın emri ile onun istediği biçimde yapılan ve içersine konulmasını istediği eşyalardan oluşan kutsal "Buluşma çadır"ında ibadet yapan İsrail oğullarının ayinini yönetecek olan "Kahin" Harun ve oğullarının yıkanması için olması gereken eşyalardan birisi de yıkanma kazanıdır.
"Kazanı Buluşma Çadırı ile sunak arasına koydu, yıkanmak için içine su doldurdu."
"Musa, Harun ve Harun'un oğulları ellerini, ayaklarını orada yıkadılar."
"Ne zaman Buluşma Çadırı'na girip sunağa yaklaşsalar RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi orada yıkandılar." Levililer /40.Bab;30-32

Kahinlerin yıkanarak arınması

İsrail oğulları'nda yıkanma ile ilgili fıkhi hükümler, Allah'ın emri ile Hz. Musa'nın, Kahin olarak seçilen Harun@ ve oğullarını, kutsal mabed ayinlerine hazırlanması için yıkaması ile başlar.
"Ve Musa, Harun'u ve oğullarını getirdi, ve onları su ile yıkadı." Levililer / 8.Bab; 6
Harun @ ile başlayan Kahinlik müessesinde, Kahinlerin Kutsal mabed ayinleri ve eşyalarına dokunma ile ilgili uyacakları fıkhi hükümler bilahare beyan edilerek standardize edilir.
"Ve Harun'la oğulları ellerini ve ayaklarını ondan yıkayacaklar; toplanma çadırına girdikleri zaman, yahut Rabbe ateşte yapılan takdimeyi yakmak için, ibadet ederek mezbaha yaklaştıkları zaman ölmesinler diye suyla yıkanacaklar . Ve ölmesinler diye elleri ve ayaklarını yıkayacaklar; ve onlara, kendisine ve zürriyetine, nesillerce ebedi kanun olacak."Levililer / 30.Bab; 19-21

Manevi kirlilik , Kirlenmenin mahiyeti

Tevrat'ta yıkanma ile ilgili emirler sarih olmasına rağmen; yıkanmayı gerektiren hallerin oluşmasına "Murdar"lığa dair açıklık yoktur. Tevrat, İsrail oğullarının gündelik yaşamları sırasında cinsel aktiviteler, vücuttan meydana gelen akıntılar, bazı yanlış davranışlar sonucu onların kirlendiğini kabul etmektedir. Ancak manevi kirliliğin nedeni, muhtevası açıklanmamıştır. Oluşan bu kirlilik maddi, hijyenik olmaktan ziyade manevi bir kirliliktir olduğu anlaşılmaktadır.Kirlilikleri şöyle sıralayabiliriz.
1-İnsan bedenin fiziksel değişimleri ile oluşan kirlilikler:
a-Kadın, erkek cinsi münasebeti sonucu akıntılar,
b-Kadının adet veya diğer akıntıları,
c-Erkek üreme organı veya vücudunda oluşan diğer akıntıları,
2-Kirli olanların bedenlerine veya uzuvlarına dokunanlar veya kirli hükmünde olan bir kişinin tükürmesi ile üzerine tükürük bulaşanlar,
3-Kendisi yukarıdaki sebeplerden kirli olanların kullandıkları her türlü eşyalar,
4-Kirli olanların kullandıkları her türlü eşya ile temas edenler,
5-Kirli olan ve onların kendileri ve eşyaları ile temas edenlere dokunanlar,
6-Ölü hayvan eti yiyenler, ölmüş hayvanlara dokunanlar,
7-Murdar olduğu ilan edilen yerde sürünen hayvanlara dokunanlar,
8-Ölü bedenine dokunanlar ve cesede değdiği için kirli sayılan malzemeye dokunanlar,
Tevrat'ta yer alan kirlilik hükümlerine girenler; aynı zamanda gündelik yaşamdaki normal hayat sırasındaki temaslarda bile diğerlerini kirletmektedir. Hatta bu dokunma ile kirlenenler bir başkasına dokundukları zaman onları da kirletmektedir. Bir kişide başlayan kirlilik domino taşlarının birbirine teması ile yıkılma etkisi gösterdiği gibi tüm temas edenlere kirliliği taşımaktadır.
Tevrat bu durumu şöyle ifade etmektedir :
"Kirli sayılan birinin dokunduğu nesne kirli sayılır; o nesneye dokunan da akşama dek kirli sayılır." Sayılar/ 19.Bab; 22
Anlaşılıyor ki kirlilik alameti oluşan kişilerin toplumun diğer fertlerine kirliliği bulaştırmamak için belli bir müddet toplumdan tecrit olunmaları, yaşamlarını sınırlamaları ve bunları en az olay gerçekleştiği günün akşam vaktine veya yedi gün müddetle ya da oluşan kirliliğe sebep akıntının bitme süresince devam ettirmeleri gerekmektedir.

Kirlenmenin kefareti : yıkanma

Tevrat hükümleri, oluşan bu manevi kirlenmeyi beş şekilde temizleneceğini, ancak bundan sonra tam arınmanın gerçekleşeceğini beyan etmektedir.
1-Suda yıkanma,
2-Esvabını yıkama,
3-Murdarlık suyundan serpme,
4-Akşam vaktine veya akıntı bitimi süresine kadar veya 40-60 gün tamamlanıncaya dek beklemek,
5-Kuzu veya güvercin kurbanı sunma,
Kirli hükmüne giren kişiler, bu beş ameliyeden sonra "Tahir" temiz ilan edilebilmektedir. Böylece işledikleri fiil veya oluşan fiziki durumlar sonucu düştükleri "Kirli" konumundan arınarak çıkmaktadırlar.
Levililer bölümünde Hz. Musa'ya Allah şöyle hitap etmektedir.
"İsrail halkını kirliliğinden arındıracaksın. Öyle ki, aralarında bulunan konutumu kirletip kirlilik içinde ölmesinler."
"Akıntısı olan, boşalarak kirlenen adam, âdet gören kadın, akıntısı olan erkek ya da kadın ve kirli sayılan kadınla yatan erkekle ilgili yasa budur." Levililer / 15.Bab; 31-33
Şimdi oluşan manevi kirliliğin, giderilme metodu olan yıkanma çeşitlerini inceleyelim.

Cinsel aktivite ile kirlenme sonucunda yıkanma

Kadın ve erkeğin cinsel yöndeki aktivitelerinden sonra oluşan akıntılarda da, her iki tarafın yıkanması gerektiğini belirtir.
"Eğer bir adamdan meni akarsa, bedeninin tümünü yıkayacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır."
"Bir adam kadınla cinsel ilişkide bulunurken menisi akarsa, ikisi de yıkanacak ve akşama kadar kirli sayılacaklardır."
Levililer / 15.Bab; 16,18

Kadınlarda hayız, nifas ve istihaze ile kirlenme
sonucunda yıkanma

Yahudi kadınları ilk adet görmeden başlayarak, evlenmeden hemen önce ve evlendikten sonra menapoz dönemine kadar, her adetin bitimini takip eden yedinci günün sonunda, mikve adı verilen doğal sulardan oluşturulan 1.20 metre derinliğindeki kutsal havuzlarda yıkanırlar. İbrani'ce olan Mikve kelimesinin karşılığı "Su toplamak" anlamına gelmektedir. Mikve'nin kamusal bir alan olarak inşa edilen bir mekanda bulunması gerekmektedir. Oluşturulan havuzdaki bu doğal, berrak suya, bayan bir yardımcı ile dalan Yahudi kadınları çeşitli dualarla kısa bir ayin yaparak, arınmış olarak havuzdan çıkar ve normal hayatlarına dönerler. Doğum yapan nifas halindeki kadınlar ise ; eğer erkek çocuk doğurmuş iseler doğumdan sonraki kırkıncı gün; eğer kız çocuk doğurmuşlarsa altmış gün sonra Mikve havuzuna dalarak arınmış bir halde normal hayatlarına döneceklerdir.
"RAB Musa'ya şöyle dedi:"
"İsrail halkına de ki: Bir kadın hamile kalıp erkek çocuk doğurursa, âdet gördüğü günlerde olduğu gibi yedi gün kirli sayılacaktır."
"Kadın kanamasından paklanmak için otuz üç gün bekleyecek. Pak sayılması için geçmesi gereken bu günler doluncaya dek kutsal bir şeye dokunmayacak, tapınağa girmeyecek."
"Ancak, kız çocuk doğurursa, âdet gördüğü günler gibi iki hafta kirli sayılacaktır. Kanamasından paklanmak için altmış altı gün bekleyecektir." Levililer / 12.Bab; 2-5

Hayız, nifas ve istihaze halindeki kadınlara dokunma ile kirlenme sonucunda yıkanma

Yıkanma ile ilgili hükümlerden bir bölümü ise; özel hallerindeki kadınlara günlük yaşam esnasında dokunan veya onların kullandıkları eşyalara dokunanların yapacakları ile ilgilidir.
"Adet gördüğü günlerde kadının üzerinde yattığı ya da oturduğu her şey kirli sayılacaktır." Levililer / 15.Bab; 20
Tevrat'taki bu hüküm kadınların aylık periyodik durumlarına binaendir. Aşağıdaki hüküm ise adetli kadınla cinsel ilişki halindeki erkeğin de kirli sayılacağını beyan etmektedir.
" Adet gören kadının kirliliği onunla yatan adama da bulaşır. Adam yedi gün kirli kalır ve yattığı her yatak kirli sayılır."
Levililer / 15.Bab; 24
Kirli kabul edilen özel hallerindeki kadınlara ve onların dokunduğu eşyalara dokunanlarda kirli kabul edilmektedir.
"İnsanı murdar eden bir kişiye dokunan adam; Böyle bir şeye dokunan can, akşama kadar murdar olacak, ve su ile bedenini yıkamadıkça mukaddes şeylerden yemeyecektir. Ve güneş batınca temiz olacaktır." Levililer / 22.Bab; 5-7

Erkeklerde oluşan akıntılardan oluşan kirlenme sonucunda yıkanma

Tevrat hükümlerine göre; erkek bile olsa, akıntısı olduğunda kirli sayılıp, onunla ve dokunduğu eşyalarla temas eden kişilerin de hem yıkanması hem elbiselerini yıkaması; aynı zamanda dokunduğu kapların yıkanması istenmektedir.
"İsrail halkına deyin ki, bir adamın erkeklik organında bir akıntı varsa, akıntı kirlidir."
"Akıntı ister devam etsin, ister kesilsin adamı kirletir. Akıntının neden olduğu kirlilikler şunlardır:"
"Üzerinde yattığı her yatak ve oturduğu her şey kirli sayılacaktır."
"Kim yatağına dokunursa, giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır"
" Eğer akıntısı olan adam temiz bir adama tükürürse, o kişi giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır."
"Akıntısı olan adamın dokunduğu toprak kap parçalanacak, tahta kap ise suyla çalkalanacaktır."
"Eğer adamın akıntısı kesilirse, paklanmak için yedi gün bekleyecek. Sonra giysilerini yıkayacak, akarsuda yıkanacak ve temiz sayılacak."
"Sekizinci gün iki kumru ya da iki güvercin alıp RAB'bin huzuruna, Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne gelecek ve bunları kâhine verecek." Levililer / 15.Bab; 2-14
Tevrat'ın bu hükümlerinden erkeklerinde gerek cinsel organlardan gerek vücutlarında oluşacak diğer akıntılar nedeniyle kadınlar gibi kirli ilan edildiklerini ve onlara uygulanan yasak ve kir bulaşma fıkhının erkeklere de uygulanması gerektiğini anlamaktayız.

Ölü hayvan eti yeme ile oluşan kirlilik sonucu yıkanma

Ölü hayvan eti yiyen İsrail oğulları'ndan bir kişi kirli hükmüne girmektedir. Bu duruma düşenler yine yıkanmak suretiyle günahlarından arınacaktır.
"Kendiliğinden ölmüş yahut canavar parçalanmış hayvanın leşini yiyen her can, esvabını yıkayacak, ve suda yıkanacak ve akşama kadar murdar olacak; o zaman tahir (temiz) olacaktır. Ve eğer onları yıkamaz, ve bedenini yıkamazsa, o zaman günahını taşıyacaktır."
Levililer / 17.Bab; 15-16

İnsan ölüsüne ve ölü bedenine değen bir malzemeye değmekle kirlenme halinde yıkanma

"Herhangi bir insan ölüsüne dokunan kişi yedi gün kirli sayılacaktır."
Sayılar/ 19.Bab; 11
"Herhangi bir insan ölüsüne dokunup da kendini arındırmayan kişi RAB'bin Konutu'nu kirletmiş olur. O kişi İsrail'den atılmalı. Temizlenme suyu üzerine dökülmediği için kirli sayılır, kirliliği üzerinde kalır."Sayılar/ 19.Bab; 13
Tevrat'ın ölülere değenlerle ilgili hükmüne göre kirli sayılan kişiler, yedi gün kirli kalmakta; arınmak için vücudu, elbiseleri yıkama haricinde kutsal murdarlık suyundan üzerine su serptirmek zorundadırlar.
"Temiz sayılan adam, üçüncü ve yedinci gün kirli sayılanın üzerine murdarlık suyu serpecek. Yedinci gün onu arındıracak. Arınan kişi giysilerini yıkayacak, yıkanacak ve akşam temiz sayılacak."
Sayılar/ 19.Bab; 19
Eğer bir Yahudi cesede değil cesede değen bir eşyaya değmiş ise o da kirli hükmüne girmektedir.
"Bir cesede değdiği için kirli sayılan bir şeye dokunan"
"akşama kadar kirli sayılacak, yıkanmadığı sürece kutsal sunulardan yemeyecektir."
"Güneş battıktan sonra temiz sayılır." Levililer / 22.Bab; 4-7

Murdarlığı ilan edilmiş kara hayvanlarından birine dokunulması ile oluşan kirlenme halinde yıkanma

"İnsanı kirli kılacak küçük kara hayvanlarından birine dokunan,… akşama kadar kirli sayılacak, yıkanmadığı sürece kutsal sunulardan yemeyecektir….Güneş battıktan sonra temiz sayılır."
Levililer / 22.Bab; 5-7
Tevrat'ın helal ve haram hayvanların sıralandığı Levililer bölümünde küçük kara hayvanları şöyle sıralanır.
"Küçük kara hayvanları içinde sizin için kirli sayılanlar şunlardır: Gelincik, fare, bütün kertenkele türleri, bukalemun."
Levililer / 11Bab; 29-30
"İster karnı üzerinde sürünen, ister dört ayaklı ya da çok ayaklı canlılar olsun, bunların hiçbirini yemeyeceksiniz. Çünkü bunlar iğrençtir."
" Bunların hiçbiriyle kendinizi kirletmeyin, iğrenç duruma sokmayın, kirli duruma düşmeyin." Levililer / 11Bab; 42-43

Sonuç

İsrail oğulları'nın kutsal kitabı Tevrat'ın, Levililer bölümünde yer alan manevi kirlilik ve yıkanma ile ilgili bu hükümler; evvela çöldeki Buluşma çadırı adı verilen kutsal mekanda, ayinleri yöneten, kahin adı verilen din adamlarının arınması gerektiği için inen yıkanma hükümleriyle başlar. Daha sonra İsrail oğullarının yaşamları sırasındaki fiziksel bazı akıntı ve diğer sıralanan haller oluştuğunda, bu durumlarına istinaden, arınmaları için bedenlerini ve üzerlerinde bulunan elbiselerini yıkamaları istenmektedir. Bunun yanı sıra kirlenmenin başladığı günün akşamına, akıntının bitiminden yedi gün sonrasına veya akıntı bitme müddetine kadar kirli hükmünde bırakmaktadır. Bu insanlar bir nevi toplumdan tecrit edilmekte, sosyal ve dini yaşamlarına kirlilik müddetince ara vermek zorunda kalmaktadırlar. Hatta Doğuran ve adetli kadınlar, kirlerinden arınmak için yıkanmalar haricinde kurbanlar sunmak zorunda kalmaktadırlar. İsrail oğulları yaşamında, büyük bir sosyal yaşam daralması emreden manevi kirlilik ve bundan temizlenme süreci; Yahudi yaşamında çok önemli yer işgal ettiği görülmektedir. Kendisinden sonra gelen sabilik, Hıristiyanlık ve İslam dinlerinde de etkileri görülen, manevi kirlilik oluşumu ve yıkanma ibadeti , Yahudiliğin ve dolayısı ile onun kutsal kitabı Tevrat'ın üzerinde önemle durduğu bir ibadet çeşidi olduğu gözlemlenmektedir.

Ayrıca bakınınz;

1-İslam'da Arınma İbadeti(Gûsl ve Abdest)

2-Hristiyanlıkta Arınma İbadeti(Vaftiz)

3-Sabiilikte Arınma İbadeti(Gûsl ve Abdest)
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar

--------------
HRİSTİYANLIK DİNİNDE ARINMA İBADETİ OLARAK VAFTİZ


Giriş


Eski Ahit olarak adlandırdıkları Tevrat'ı ve onun peygamberlerini baz alan Hıristiyanlık; başlangıçta İsrail oğullarının bir devamı niteliğinde bir topluluktu. Hz. İsa'nın peygamberliği ve getirdiği İncil yasalarının, İsrail oğullarının, Saduki ve Ferisi mezheplerinin tesiri ile kabul edilmeyip, Hz. İsa'nın, Romalılara ihbar ve çarmıha gerilmesi ile sonuçlanan karşıt hareketleri sonucu, pasifize edilmesinden sonra İsa'nın @ havarilerinin; "Uluslar" adı verilen, İsrail oğulları haricindeki ülke ve toplumlara dini yayma çalışmaları ile başlayan süreçteki değişimler neticesinde, Yahudilikten ayrı bir din olarak Hıristiyanlık oluşmuştur.

Dinlerini Yahudi toplumlara kabul ettiremeyen havariler ve onların "Tabiileri" diğer dinlere sahip topluluklara Hz. İsa'nın mesajlarını tebliğ ederlerken; Eski Ahit olarak referans kabul ettikleri Tevrat hükümlerini de içeren inançlarını karşılaştıkları durumlara uyarladılar. Dolayısı ile Yahudilikteki bazı prensipler değişerek Hıristiyanlıkta yeni konumlar ve felsefeler haline geldiler. İşte bu değişimlerden en önemlisi; Yahudilikteki manevi kirlilik vasıfları ve bunlardan arınma ibadeti olan yıkanma ibadeti, Hıristiyanlıkta "Vaftiz" adı altında yeni dine girişin bir ritüeli olarak bambaşka bir konuma oturarak yeni bir ibadet halini almıştır. Bu araştırmamızda, Yahudilik olarak başlayıp Hıristiyanlık olarak sabitleşen, Hz. İsa müntesiplerinin dinlerinin gelişme sürecinde yaşadıkları Tevrat kurallarındaki arınma ibadeti yıkanmanın nasıl bir dönüşüm geçirdiğini inceleyeceğiz.


Manevi kirlilik "Asli günah"


Hıristiyanlığın manevi kirlenme "Asli günah"tan arınma ibadeti formu haline gelen vaftizin temel prensibi Hz. Adem ve Havva ile başlayan ilk günah'a dayandırılmaktadır. Hz. Adem ile Havva'nın ebedi yaşamı bulmak için şeytan'ın iğvasıyla yasak ağaca yaklaşmaları ile başlayan olayları "Asli günah" nazariyesi içine alarak tüm doğan insanların günah ile doğduğunu temel kabul etmişlerdir.

Bu Hıristiyan inancının temellerini yine Tevrat'a dayandıran Hıristiyanlar; Tevrat'ta Mezmurlar bölümündeki Davud'un şu sözlerini delil getirmektedirler.

"Nitekim suç içinde doğdum ben, Günah içinde anam bana hamile kaldı." Tevrat/Mezmurlar;51/5

Davut'un Mezmur'lardaki bu beyanının; "asli günah"dan rahatsız olduğunu, ana rahminden beri günahının varlığından rahatsızlık duyduğunu dolayısı ile Davut daha Rahim'deyken günahlı olduğunu kabul ettiğini iddia eden Hıristiyan ilahiyatı; doğan tüm bebeklerin de dahil edildiği ve vaftiz olmamış bütün insanların "Asli, günah" üzerine olduğunu kabul etmektedir.

İşte bu "Asli günah"tan kurtulmak için vaftiz yoluyla yıkanarak kefaret ödemek gerektiğine inanan Hıristiyanlar; doğumdan itibaren vaftiz olarak günahtan kurtulduklarını kabul etmektedirler.

Hristiyan ilahiyatı Vaftiz için şöyle bir deyim kullanmaktadır. "Hıristiyan olmak için Vaftiz olunmaz, Hıristiyan olanlar Vaftiz olurlar. Vaftiz, hem İsa Mesih’te birleşmek için işaret hemde bir mühürdür."


Vaftiz


Hıristiyanlığın ibadetlerinde kullandığı en büyük ritüellerinden biri olan vaftizin; Hıristiyanlığın peygamberi İsa @ tarafından hiç uygulanmadığını görmekteyiz. Yuhanna İncil'inde geçen ifadelere göre Hz. İsa hiç vaftiz yapmamıştır.

"Ferisiler İsa'nın Yahya'dan daha çok öğrenci edinip vaftiz ettiğini duydular.(Aslında İsa'nın kendisi değil, öğrencileri vaftiz ediyorlardı.)" Yuhanna / 4.Bab; 2

Hz. İsa hiç vaftiz uygulamasında bulunmamıştı ancak , Çağdaşı peygamber Hz. Yahya tarafından kendisi vaftiz edilmiştir. İncilin bütün metinlerinde bu olaya geniş olarak temas edilmektedir.

Muharref İncil kitaplarına göre; Hz. Yahya kendisine gelen İsrail oğulları'nı günahlarından tövbe etmeye davet ediyor, daha sonra tövbe eden kişiyi, Ürdün (Şeria) ırmağına batırıp çıkarıyordu. Vaftiz adı verilen bu işlemden geçen her bir Yahudi, günahlardan arınmış olarak hayatına devam ediyordu. İsrail oğulları peygamberi olan Yahya'nın@ daha evvelki İsrail oğulları resullerinde görülmeyen bu tatbikatının anlaşılması için Tevrat'taki bazı günahlara mukabil arınma karşılığı olan yıkanma hükümlerini bilmemiz gerekmektedir.

İsrail oğulları'nın kutsal kitabı Tevrat'ın, Levililer bölümünde yer alan yıkanma ile ilgili bu hükümler; evvela çöldeki Buluşma çadırı adı verilen kutsal mekanda, ayinleri yöneten, kahin adı verilen din adamlarının arınması gerektiği için inen yıkanma hükümleriyle başlar. Daha sonra İsrail oğullarının yaşamları sırasındaki fiziksel bazı akıntı ve diğer sıralanan haller oluştuğunda, bu durumlarına istinaden, arınmaları için bedenlerini ve üzerlerinde bulunan elbiselerini yıkamaları istenmektedir. Bunun yanı sıra kirlenmenin başladığı günün akşamına, akıntının bitiminden yedi gün sonrasına veya akıntı bitme müddetine kadar kirli hükmünde bırakmaktadır. Bu insanlar bir nevi toplumdan tecrit edilmekte, sosyal ve dini yaşamlarına kirlilik müddetince ara vermek zorunda kalmaktadırlar.

Hz. Yahya'nın peygamberliği döneminde ise ona mahsus olarak onun vaazlarını dinlemeye gelenler ki, bunlar daha ziyade Yahudilerdir; Zekeriyya 'dan@ sonraki İsrail oğulları peygamberi Hz. Yahya'yı ve söylediklerini tasdik edenlerin, Hz. Yahya @ tarafından Şeria nehrine daldırılarak daha sonra vaftiz adı verilen arınma ritüeli gerçekleştiriliyordu. Bu hususta İncil metinlerinde şu ifadeler yer almaktadır.

"Kudüs'ün, bütün Yahudiye'nin ve tüm Şeria nehri yöresinin halkı ona geliyor, günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından Şeria nehrinde vaftiz ediliyordu." Matta / 3.Bab; 5-6

Hz. Yahya kendisine gelenlerin hepsini vaftiz etmiyor bazılarını düşünce ve tavırlarını değiştirmedikçe onları talebeliğine almayacağını beyan ediyordu.

"Yahya, vaftiz olmak için kendisine akın eden kalabalıklara şöyle seslendi: «Ey engerekler soyu! Gelecek olan gazaptan kaçmanız için sizi kim uyardı?"

"Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin! Kendi kendinize, `Biz İbrahim'in soyundanız' demeye kalkmayın. Ben size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan çocuk yaratacak güçtedir." Luka / 3.Bab; 7-8

Hz. Yahya kendisine gelen o dönemdeki Yahudiliğin Saduki ve Ferisi adı verilen mezhebinde olanları uyararak yaptıkları fiillerin yanlış olduğunu, İbrahim @ soyundan gelmelerinin onları bu günahlarından kurtaramayacağını dolayısı ile bu günahlarından dönmeleri gerektiğini ihtar etmiş ve onları vaftiz etmeyerek yaptıkları hakkında bir uyarıda bulunmuştur.

Yine İncil'e göre; Hz Yahya'nın geleceğini halka duyurduğu peygamber Hz. İsa, kendisini ziyarette bulunduğunda, Hz. Yahya; Ürdün sularında kendisine gelenleri vaftiz etmesine rağmen, İsa'yı@ vaftiz etmek istemez. Hz. İsa'nın kendisinden üstün olduğunu beyan ederek, onun kendisini vaftiz etmesi gerektiğini söyler. Buna rağmen Hz. İsa Hz. Yahya'nın elleri ile Ürdün nehri sularında vaftiz edilir.

"Bu sırada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere Celile'den Şeria nehrine, Yahya'nın yanına geldi."

" Ne var ki Yahya, «Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken sen mi bana geliyorsun?» diyerek O'na engel olmak istedi."

İsa ona şu karşılığı verdi: «Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir.» O zaman Yahya O'nun dediğine razı oldu."Matta / 3.bab;13-15

İncil'lerdeki vaftiz olayını anlatan bölümlerdeki Hz. İsa'ya atfedilen:

"(İsa, Yahya peygambere hitap ediyor)Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir."

"Ne var ki Yahya, «Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken sen mi bana geliyorsun?» diyerek O'na engel olmak istedi."

"İsa ona şu karşılığı verdi: «Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir.» O zaman Yahya O'nun dediğine razı oldu." İfadeleri, Hz.Yahya karşısında onun tarafından vaftiz edilen Hz. İsa'yı üstün gösterme veya İsrail oğullarına günahlarından tövbe karşılığı uygulanan bir fiilin İsa @ gibi bir peygambere uygulanmasının oluşturacağı sanılan vizyon kaybı düşüncelerini engellemek gayretleri sonucu yapılan tahrifatlar olduğu gözlemlenmektedir.


Vaftiz geleneğinin oluşturulması ve Sakrament haline getirilişi


Hz. Yahya'nın kral Herodes tarafından kafası kesilerek şehit edilmesinden sonra Hz. İsa'ya tabi olan öğrencilerinin Hz. Yahya'ya izafeten arınma yıkanmalarını devam ettirdikleri Hıristiyan kaynaklarınca da kabul edilmektedir.

Nitekim bunu Yuhanna İncili doğrulamaktadır.

"Yahya'yı işitip, İsa'nın ardından giden iki kişiden biri Simun Petrus'un kardeşi Andreya'ydı."

"Andreya önce kendi kardeşi Simun'u bularak ona, «Biz Mesih'i bulduk» dedi."

"Andreya kardeşini İsa'ya götürdü. İsa ona baktı, «Sen Yuhanna'nın oğlu Simun'sun. Kefas diye çağrılacaksın» dedi. `Kefas', Kaya anlamına gelir."

Yuhanna / 1.Bab; 40-42

"Ferisiler İsa'nın Yahya'dan daha çok öğrenci edinip vaftiz ettiğini duydular.(Aslında İsa'nın kendisi değil, öğrencileri vaftiz ediyorlardı.)" Yuhanna / 4.Bab; 2

Hz. Yahya'nın şehit edilişinden sonra Hz. İsa'ya bağlanan bu havariler; Yahya peygamberin sünneti olan vaftizi, Hz İsa'dan sonraki Hıristiyanlığın yayılma döneminde, Hz. İsa'ya inanan yani Hıristiyanlık dinine giren kafirlere ! uygulanan bir sembolik ritüel haline dönüştürmüşlerdir..

Bu Vaftiz işlemi, ilerleyen dönemlerde; Havariler ve tabii'lerinin İsa'nın öğretilerini yaymak amacıyla; İsa'yı kale almayan Yahudi toplulukları haricinde ulaşılan "Sünnetsizler" ve " Uluslar " olarak adlandırılan toplumlardaki İsa'ya iman eden kişilerin bir nevi Yahudi-Hıristiyanlığa girişi ve küfürden, imana geçişinin neticesi olarak, Tevrat fıkhının uygulanması oluyordu. İsa@ İncil'de şöyle diyordu:

"Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin."Matta / 28.Bab; 19

Bu dönemde "Uluslar"dan Hıristiyanlığa geçenleri yani iman edenleri, vaftiz eden papaz veya benzeri kişiler yoktu. İman eden kişi ya havari vasıtasıyla ya da kendi kendisini suya batırıyor ve böylece vaftiz oluyordu. Geç dönem Hıristiyanlıktaki standardize hale getirilmiş "Sakrament" vaftiz yoktu.

Bilahare yine Tevrat'a dayandırılan "Asli günah" nazariyesi icadı ile önceleri Hıristiyanlığa girenlere uygulanan vaftiz işlemi daha sonra temel bir Hıristiyanlık inancı kuralı olarak yeni doğan bebeklere de uygulanmaya başlamıştır.

Hıristiyan dininin oluşumu evresinde Vaftiz, Yahudi fıkhının; Yahudi arınma geleneği yıkanma ve Hz. Yahya vaftizi uygulanışı şeklinden, İsa'ya iman ediş simgesi ve "İlk günah" nazariyesi eşliğinde özgün Hıristiyan arınma ibadeti şekline dönüşerek metamorfoz ediliyordu.

İncil'in, talimi İncil'ler adı verilen metinlerinde Hıristiyanlık dininin peygamberi Hz. İsa'nın hiç yapmadığı vaftiz olayının, hem yapılma gereği, hem amacının oluşması ve hem de kutsallaşması için havarilerin yoğun olarak vaftizin felsefesini anlatmaya, bunu Yahudilik ile Hıristiyanlık eylemi ! olarak birleştirmeye ve göstermeye çalıştıkları gözlemlenmektedir.

"Günah bir insan yoluyla, ölüm de günah yoluyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi." Romalılara mektup / 5.Bab; 12

"İşte, tek bir suç bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı." Romalılara mektup / 5.Bab; 18

"Mesih İsa'ya vaftiz edilenlerimizin hepsinin O'nun ölümüne vaftiz edildiğini bilmez misiniz?"

" Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük."

Romalılara mektup / 6.Bab; 3-4

"Çünkü vaftizde O'nunla birlikte gömüldünüz. Mesih'i ölüler arasından dirilten Tanrı'nın etkin gücüne iman ederek yine vaftizde Mesih'le birlikte dirildiniz."

Koloselilere mektup / 2.Bab; 12

Dolayısı ile Hz. Yahya döneminin Tevrat uygulaması olarak başlayan günahlardan tövbe karşılığı yıkanma "Vaftiz" ibadeti, Hz. İsa'dan sonraki Hıristiyanlığın yayılma dönemlerinden itibaren bambaşka bir şekle, bir sembolizme -şirk inancına dönüşerek– Sakrament adı verilen, Hıristiyanlık dini ibadetine dönüşmüş oluyordu.

Cengiz Duman

Araştırmacı-Yazar

----------------




Yahya peygamber ve vaftiz



Kur'an'ı Kerim'de hiç değinilmeyen Vaftiz olayı, İncil kitaplarında, Hz. Yahya'nın en önemli özelliği olarak ön plana çıkarılmaktadır. Muharref İncil kitaplarına göre; Hz. Yahya kendisine gelen İsrailoğulları'nı günahlarından tevbe etmeye davet ediyor, daha sonra tövbe eden kişiyi, Ürdün (Şeria) ırmağına daldırarak vaftiz işleminden geçiriyordu.
"Kudüs'ün, bütün Yahudiye'nin ve tüm Şeria nehri yöresinin halkı ona geliyor, günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından Şeria nehrinde vaftiz ediliyordu." Matta / 3.Bab; 5–6
Hatta günahlarından tövbe etmeyen Ferisi ve Saduki mezhebi Yahudilerini bu yüzden vaftiz etmez ve onları kınar.
Yine İncil’e göre; Hz Yahya'nın geleceğini halka duyurduğu peygamber Hz. İsa, kendisini ziyarette bulunduğunda, Hz. Yahya; Ürdün sularında kendisine gelenleri vaftiz etmesine rağmen, İsa'yı@ vaftiz etmek istemez. Hz. İsa'nın kendisinden üstün olduğunu beyan ederek, onun kendisini vaftiz etmesi gerektiğini söyler. Buna rağmen Hz. İsa Hz. Yahya'nın elleri ile Ürdün nehri sularında vaftiz edilir.
"Bu sırada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere Celile'den Şeria nehrine, Yahya'nın yanına geldi."
İsrailoğulları'nın kutsal kitabı Tevrat'ın, Levililer bölümünde yer alan hükümlerde; öncelikle çöldeki kutsal mezbahlarda, Süleyman mabedindeki mezbah'larda, Kâhin denilen kişilerin ve mabed'deki özel yerlerle temasta bulunmaları esnasında yapması gereken; özel günlerindeki kadınların ve bu kadınlarla olan ilişkilerdeki diğer kadın ve erkek tüm kişilerin, vücudunda, Cüzam veya kan, irin v.s gibi akıntılı hastalık ve yaralara sahip olan kişilerin, kadın erkek cinsel ilişkiler sonrasının hükümleri olarak tüm vücudun yıkanması ve ayrıca elbiselerinin yıkanması olarak anlatılmaktadır.
Hz. Yahya'nın İsrailoğulları'nı vaftiz olayı tamamen Yahudi fıkhının bir uygulaması olarak gerçekleştirmekteydi. Hz. Yahya günahlarından tövbeye davet ettiği İsrail oğullarını; esasen bazı günahlardan sonra yapılması fıkhi bir şart olan, tüm vücudu ve elbiselerini yıkama hükmünü biraz daha üstünde bir uygulama ile tüm günahlara karşılık temizlenme ritüeli olarak gerçekleştiriyordu.
Kendisinden sonra risaletle görevlendirilen Hz. İsa ise hiç vaftiz yapmamıştı. Yani, vaftiz Yahudiliğin olmazsa olmaz bir şartı değil sembolik bir vecibesiydi. Yuhanna İncil'inde geçen ifadelere göre Hz. İsa hiç vaftiz yapmamıştı.
"Ferisiler İsa'nın Yahya'dan daha çok öğrenci edinip vaftiz ettiğini duydular.(Aslında İsa'nın kendisi değil, öğrencileri vaftiz ediyorlardı.)" Yuhanna / 4.Bab; 2
Hz. İsa'dan sonraki, Havariler ve tabii'lerinin; dini kuralları yapılandırılması sırasında, vaftiz işlemi; Hz. Yahya'nın Hz. İsa'yı Ürdün nehrinde yıkaması, vaftiz etmesine nisbeten, bu olayı bir anma olarak devam ettirildi.
Hıristiyan dininin oluşumu evresindeki daha sonraki yıllarda, Vaftiz günümüz şekline dönerek; "İlk günah" nazariyesi eşliğinde, Yahudi fıkhının uygulanışı şeklinden, özgün Hıristiyan ibadeti şekline metamorfoz ediliyordu. Hz. Yahya mahsus özel bir tatbikat olarak uyguladığı günahlardan tövbe karşılığı yıkanma "Vaftiz" geleneği, bambaşka bir şekle, - bir şirke dönüşerek – "Sakrament" adı verilen, olmazsa olmaz Hıristiyanlık dini ibadetine dönüşmüş oluyordu.



Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar

---------

SABİİLİKTE ARINMA İBADETİ YIKANMA



Giriş

Kur'an'da Yahudilik ve Hıristiyanlık'tan sonra kendisinden bahsedilen semavi dinlerden olan Sabiî'lik; dünya üzerinde, yaşadığımız bu çağa kadar varlığını sürdürebilmiş en son gnostik din olarak ifade edilmektedir. Kur'an'ı kerim'de üç ayette ismi geçen Sabiilik hakkında şöyle tesbitler yapmaktadır.
"Şüphesiz iman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sâbiî'lerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp Sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir." Bakara / 62
“Şüphesiz o iman edenler, Yahudi olanlar, Sabiîler (yıldıza tapanlar), Hıristiyanlar, (Mecusiler) ateşe tapanlar ve (Müşrikler) Allah’a eş koşanlar (yok mu?) Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir.”Hac Suresi / 17
Müslümanlarca bilinen fakat çok fazla tanınmayan Sabilik hakkında bir miktar bilgi vermekte fayda görüyoruz.

Sabilik dininin oluşumu


Genza Rabbe, Draşiad Yahya ve Kolasta adında kutsal kitaplara sahip olan Sabiilerin, inançları arasında;Allah'a, Ahiret gününe inanmak, günde 3 kez 'El Berağe' adındaki namazı kılıp, muayyen saatlerde Allah'a, yani Işık Kralına dua etmek, yılın belli günlerine dağılmış olarak 36 gün oruç tutmak, zekat ve sadaka vermek yer almaktadır. Hz. Adem'den itibaren Sam, Nuh, Şit peygamberlerden sonra; Hz.Yahya’yı "Işık peygamberi" olarak en kutsal kişi ve son peygamber olarak kabul etmektedirler. Bundan dolayı Sabii'ler; “Vaftizci Yahya Hıristiyanları” (Christians of Saint John the Baptist) olarak da adlandırılmışlardır.. Sabiî'ler; İ.Ö. 200 yıllarından itibaren, Filistin -Ürdün yöresinde gündeme gelmeye başlayan bir topluluktur.
Mandenler (Bilgili olanlar, arifler) veya Nasuralar ( Kutsal öğretiyi koruyanlar) adı da verilen bu dinin müntesipleri; Hıristiyanlığın konumunu kuvvetlendirmesi ile birlikte kendilerine açtıkları savaşta uğradıkları katliamlar üzerine Mezopotamya bölgesine göç etmişlerdir. Kaynaklar "Harran Sabii'leri" ve "Vasıt Sabii'leri" olarak ikiye ayrıldıklarını rivayet etmektedir.
Yahudiliğin oluşan mezhepleri içersindeki sapkın Ferisi ve Saduki'ler haricinde, Tevrat'a en çok bağlı görülen ve Lut denizi kenarındaki dağlık ve çöl arazi bölgelerinden Kumran'da yerleşerek yaşamaya başlayan Esseni'ler mezhebinin bir uzantısı olduğu tahmin edilen Sabii'ler; göç ederek yerleştikleri Mezopotamya topraklarında tanıştıkları; Fars, Asur, Babil ve Hıristiyanlığın inanç etkileşimleri ile Yahudilikten uzaklaşarak başlı başına bir din haline gelmişlerdir.

Sabilerde yıkanma ibadeti "vaftiz" çeşitleri


Sabii'lerin işledikleri günahlara kefaret olarak akarsular üzerinde günahlardan arınmak için gerçekleştirdikleri yıkanmalar, başlı başına bir ibadet şekli olarak günümüze kadar devam ettirilmiştir.
Mandenler ve Nasuralar olarak da isimlendirilen Sabiî'lerin, ibadetleri arasında en önemlisi vaftizdir. Akarsularda yıkanarak arınacaklarına inanılan Sabilik dininde; “Masbuta”, “Tamaşa” ve “Rişama”olarak adlandırılan üç çeşit yıkanma türü vardır. Bu yıkanmaların "Vaftiz"in kesinlikle akarsuda yapılması gerekir. Bu yüzden M.Ö. 200'lü yıllardan itibaren yaşadıkları bölgede olan Şeria (Ürdün) nehrinde yıkanma "vaftiz" işlemlerini uygulayan Sabiî'ler, M.S. 40'lı yıllarda göç etmek zorunda kaldıkları, Mezopotamya'nın, Fırat ve Dicle nehirleri ve bunların uzantıları akarsularda, halen bu ibadet uygulamalarını devam ettirmektedirler.
Yılın bütün günlerine yayılan yıkanma ibadeti üç çeşit olarak uygulanmaktadır. Bunlardan “Masbuta” ve “Tamaşa” vücudu tam yıkama, gusül şeklinde; “Rişama” ise tam bir yıkanma değil bazı uzuvları yıkama abdest benzeri bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu yıkanmaların en büyük özelliği akarsu niteliğinde sularda yapılmasıdır.

a-“Masbuta”
Tam vaftiz olarak kabul edilen “Masbuta”, bir din adamı gözetiminde akarsuya vücudun, dalıp çıkarılması biçiminde uygulanır ve haftada bir kez pazar günleri yapılması zorunludur. Bu yıkanma ayinine eşlik eden ve çeşitli dualarla vaftiz yaptıran Sabii rahiplari Resata adı verilen beyaz bir özel tören elbisesi giymek zorundadırlar.

b-“Tamaşa”
“Tamaşa” adı verilen yıkanma şekli ise, bir din adamı olmadan kişinin kendi başına akarsuya üç kez dalıp çıkması olarak uygulanan bir işlemdir. İslamiyet'teki Gusül ile aynı mesabededir. “Tamaşa” ancak, küfür etmek, yalan söylemek, dövüşmek gibi dinsel bakımdan kötü addedilen durumlardan sonra uygulanır.

c-“Rişama”
“Rişama”ise İslam’daki abdest'e benzer biçimde vücudun uzuvlarından bir kısmının yıkanması olarak uygulanan bir yıkanma, vaftiz türüdür. Ancak bu yıkanma türü de çok az bir yıkanma çeşidi olmasına rağmen akarsuda gerçekleştirilmesi zaruridir.
Vaftiz sonrası vaftizi yaptıran rahip ile vaftiz olan kişi arasında ahitleşmeye benzeyen el sıkışma ve dua ritüeli gerçekleştirilmektedir. Sabiler bu kutsal yıkanmaları gerçekleştirirken ayinler öncesi ve sonrası temizliği simgeleyen beyaz elbiseler giymek zorundadırlar.
Kaynaklar, akarsuları “Hayat suyu”diye adlandıran Sabiî'lerin, haftada en az bir kere bu vaftizi uyguladıklarını; bunun haricinde dini bayramlarında ve ölüm gibi durumlarda yapılan ayinlerde “Tamaşa” vaftizini; evlilik, doğum gibi mutlu günlerindeki ayinlerinde ve yolculukta “Masbuta”, vaftizini ibadet olarak uyguladıklarını kaydetmektedirler.

sonuç

Yahudilik ve Hıristiyanlık arasında bir geçiş formu bir din olarak ortaya çıkan Sabiilik'teki yıkanmalar; Yahudilikteki dini esasların bir devamı olarak gözükmektedir. Yahudiliğin son peygamberi Yahya aleyhisselamın şeria nehrinde İsrail oğullarına yaptığı günahlara kefaret olarak nehir sularına daldırıp çıkarma "Vaftiz" olayını esas alarak geliştirdikleri yıkanmalara dayanan vaftiz ibadeti, Hıristiyanlığın havarilerine, Hıristiyanlığa mahsus oluşturdukları yeni bir yıkanma "Vaftiz" türü olarak esin kaynaklığı ettiği anlaşılmaktadır.

Hiç yorum yok: